Dogonlar’da Sirius Gizemi
Dogonlar Afrika’nın mali cumhuriyetinde yaşayan ve nüfusu yaklaşık 250.000 civarında olan bir kabiledir. Kendilerine has özel bir inanç sistemleri olan dogonlar tek bir yaratıcı Tanrı’ya inanır. Ayrıca tanrı inançlarının altında melekler ile nitelendirilen 4 büyük totemleri bulunur. Dogon kabilesi hakkında en fazla araştırma yapmış olan Etnolog Fransız Marcel Griaule’ dir.
Totemleri bulunan ve inisiyatik bir örgütlenmesi olan bu kabile, geleneklerini sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür. Tradisyonlarındaki astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır. Dogonlar’ın bugüne kadar açıkladıkları, aslında bildiklerinin sadece bir kısmıdır. Dogon rahiplerinin, tüm sırlarını açıklamadıkları konusunda, araştırmacılar fikir birliği etmişlerdir.
Gerekli hiçbir teknik araca sahip olmayan ve uygarlığımızın ancak 1930’larda temasa geçtiği Dogonlar bu kadar bilgiyi nereden elde etmişlerdi? Bu soru, 1930’dan beri birçok bilim adamının kafasını kurcalayan ve Dogon’ların bilgilerinde; Dünya dışı bir köken görmek istemeyen bilim adamlarınca, hala açık bir cevap verilememiş bir sorudur. Dogonlar üzerinde araştırma yapan Amerikalı bilim adamı Robert Temple, bir Nommo uzay gemisinin gelişini ve dönerek yere inişini simgeleyen resimler bulmuştur. Geminin Dogon ülkesinin güneydoğusuna indiği söyleniyor. Dogon rahipleri geminin inişini tanımlarken onun kuru toprağa indiğini ve oluşturduğu girdap dolayısıyla bol miktarda toz kaldırdığını anlatmaktadırlar. Dogonlar da Sirius’lu gezginlerin bir gün geri döneceğine inanmaktadırlar: “Göklerde bir yıldız belirecek ve bu Nommo’nun yeniden dirilişinin işareti olacak.” der bir yazıt. Dogonlar’ın yaratıcı tanrısı “Amma” nın cennet ve suyla yakın ilgisi vardır. Onun yılan şeklindeki çocuğu Nommo, suya ve asıl söze katılarak, kozmogonik dürtünün en aktif ve başarılı vekilleri olmuştur. İlk cinsiyetin doğumuna katkıda bulunarak, ilk ataların doğmasına imkan yaratmışlardı. Nommo’nun Gemisi, Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogon yerlilerinin mitolojisinde Sirius yıldız sisteminden Dünya gezegenine “gönderilenler”i ifade eden bir terimdir. Nommo’nun gemisi terimi, Dogon inanışında, kimi zaman Sirius sisteminden Dünya’ya gelen maddi bir uzay gemisinden söz ediliyormuş gibi, kimi zaman da manevi anlamlar içeren bir sembol olarak kullanılmaktadır. Dogonlar Sirius sisteminde Emme Ya adını verdikleri ve Nommoların gezegeni olduğunu söyledikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsederler. Bunun Popola (Sirius B)’dan dört kez daha hafif olduğunu, yine Sirius B gibi 50 yıllık bir zamanda daha geniş bir yörünge çizdiğini ve her ikisinin çapları arasında bir dik açı oluştuğunu belirtiyorlar ve Emme Ya’nın bir de uydusu olduğunu söylüyorlar.
Dogon inançları, Hopi yerlilerinin inançlarıyla eş zamanlılık gösterse bile anlatış ve söyleniş hikayeleri çok daha açık, yalın ve paylaşımcıdır. Dogon’lar tarihsel anılarını Hopi’lere göre daha fazla korumakta, bilgileri metafizik ve madde olarak da ikiye ayırmaktadırlar. Dogon lisanı Hopi lisanına benzememekle birlikte, rahiplerin konuştuğu özel Dogon lehçelerine tıpkı Hopi’ler gibi zamansızlık hakimdir. Her gezegene göre zamanın değişikliği ve zamanın hızının artıp azalabileceği gibi bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgileri eşliği altında Dogon’lar kendi geleneklerinde astronomik bilgiyi fazlasıyla kullanır ve bu bilgiyi aynı zamanda astrolojik saptamalar için önemli bir malzeme olarak görürler. Hopi’lere göre Dogon’ların bilgileri ve astronomik bilgileri eşsizdir. Bunun yanında modern batı Astronomlarının 1940’lara kadar bilmediği bazı bilgileri de bilmektedirler. Dogon kültürünü 1930’lu yıllarda batıya tanıtmış olan etnolog Marcel Griaule’dir.
Kuran-ı Kerimde güneşten sonra ismi geçen tek yıldız olup, necm süresinde bahsedilmektedir. “49.Doğrusu, ‘Şi’ra (yıldızı)nın’ Rabbi O’dur.” Necm yıldız demektir. Söz konusu yıldızdan surenin 49. ayetinde söz edilmektedir. Aynı surenin 9. ayetinde de 2 yıldızın yörüngelerini ima edercesine 2 yay ifadesi geçmektedir kullanılmaktadır. “ 9. Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı.” Sirius A ve Sirius B’ nin birbirleri etrafındaki dolanış süresinin 49 yıl , 9 ay olduğu bilinmektedir. Kuranı kerimdeki 49 ve 9 ayetlerini yan yana getirdiğimizde 49.9 yıl sayısını oluştuğunu görmekte olaya ayrı bir gizem katmaktadır. Bunun yanında eski Çin metinlerinde ve Feng Shui geleneğinde Ursa Major Büyükayı takım yıldızı ile birlikte hareket eden tek bir yıldız olarak nitelendirilir. Olumlu ve olumsuz Chi enerjisinin Güneş ile birlikte Sirius kaynaklı olduğundan bahsedilir. Enteresandır ki, 1909’da astronom Ejnar Hertzsprung Sirius yıldızının büyük ayı yıldız kümesi ile birlikte hareket ettiğini öne sürmüştür. Bir kısım Kabalistler İbrani bilgeleri İsa peygamberin doğumunda gökyüzünde görünen büyük yıldızın Sirius yıldızı ile Jüpiter kavuşumu olduğunu söylemektedirler. Gökyüzünün en parlak gezegeni Jüpiter ile en parlak yıldızı Sirius’un kavuşumu onlara büyük bir peygamberin doğacağını müjdelemiştir. Gezegen ve yıldızın izdüşümlerinden İsa’nın doğacağı yeri tespit eden 3 bilge kral efsanesi tüm Hıristiyan dünyasında ve Kabalist dünyada bilinmektedir.
Dogon mitolojilerinde Sirius B’nin küçük olmasına karşın evrendeki en ağır yıldızlardan biri olduğu bilinmektedir. Sirius B ile Güneş sistemimizin kardeş olduğu, ilk yaratılışın Sirius B yıldızı ve çevresindeki gezegende olduğu ve bununda dünyaya bir şekilde aktarıldığına ilişkin birçok mitolojik öykü vardır. Eski Mısırda İsis , Dogonlarda Sigi , Araplarda Şira, Hititlerde Kak-si-si ve Çinlilerde Hu-şi diye nitelendirilen bu yıldız eski Türklerde Bozkurt veya köpek ile de ilişkilendirilmiştir. Bozoklar, Üçoklar, kurt asena, dişi bir kurttan doğan Bilge Kağan gibi sembollere sahip kültürümüzün yanında da Sirius, tüm dünyada da avcı yani Orion takımyıldızının köpeği olarak nitelendirilir.
Dogon’lar dünyanın yuvarlak olduğunu bilir, dünyanın Güneş etrafında döndüğünü, ayın dünya etrafında döndüğünü, Satürn’ün halkalarını, Jüpiter’in uydularını, Sirius’un aslında tek bir yıldız olmayıp Sirius A, B ve C olarak üçlü bir sistem oluşturduğunu ve bunların birbirleri etrafında 50 yılda döndüklerini bilmektedirler. Ayrıca Sirius yıldızının eski zamanlarda bir kızıl dev olduğunu, Sirius B yıldızının ve bu yıldızın içe çökerek evrenin en ağır maddelerinden biri olan Nötrino yıldızı olduğunu bilmektedirler. Sirius sistemiyle güneş sisteminin evlendiğini, Dogon’ların da bu evlilikten doğduğunu söylemektedirler.
Dogonlar ve Hopiler, yaradılışın dünyada olmadığını, ilk insanın dünyada yaratılmadığını ama yakın bir yıldız sisteminden, Hopilere göre bir yıldız etrafındaki iki ayrı gezegenden geldiklerini, ataların dünyaya uyum sağlamakta zorlandıklarını anlatırlar . Bu yıldız sisteminde yaşanılan büyük bir felaket ve tufandan sonra Dogonlara göre Nommo, Hopilere göre Nangoşo-şe, bu büyük felaket sırasında bir kısım varlıkları ve kendi dünyasındaki bir kısım canlıları kurtararak dünyaya getirmiştir. Modern batı toplumlarına göre vahşi ve ilkel sınıflandırmasında nitelendirilen Hopi yerlileri ve Dogon’lar yeni çağda bulmuş olduğumuz Astronomik bilgileri bilmekte ve bunları kendi kültürel doneleri içinde de kullanmaktadırlar. Ortak kültürel anı, her iki kültürün de Sirius çift yıldızı etrafında dönen bir gezegenden, gezegenin yıldızı normal ötesi faaliyetler göstermeye başladığında, büyük bir tufandan kaçıp kurtulan atalarının soyuyla ilgilidir. Her iki toplumda da atalarının doğduğu yer olan bu gizemli gezegene adanmış ağıtlar şarkılar ve kültürel bir folklor mevcuttur. İki kültür de ataları kurtaranın tek bir şahıs olduğunu, Hopi’lere göre 80, Dogon’lara göre 60 atanın dünyaya ulaştığını ancak dünyaya uyum sağlamak için dünyadaki tohumlar ile ataların tohumlarının karıştırıldığını ve böylece dünyada dünya insanın yayıldığını anlatmaktadırlar. Dogon’ların dünyaya gelmesine sebebiyet veren varlığın adı Nommo’dur. Mağara resimlerinde ve tarifi Dogonlar tarafından yapılmakta olan Nommo resimleri bulunmaktadır. Dogon’lar da Hopiler gibi atalarının 250.000 yıl önce dünyaya ulaştığını anlatmaktadırlar.
Son Yorumlar