Bilim Adına Yapılan Herşey Mübah mıdır? Karanlık Bilimsel Deneyler
Bilim tarihi boyunca Kayıtlara geçen deneyler arasında korkunç sonuçla bitenler de vardı. Bilim adına yapılan bu kara deneylerde bazen hayvanlar, bazen de insanlar kullanıldı.
Çift Başlı Köpek
Organ naklinin öncüsü sayılan Sovyet bilim adamı Vladimir Demihov, özellikle köpekler üzerindeki organ nakilleriyle tanındı. Yaptığı bir deneyde, bir köpek yavrusunun başını, ön ayaklarıyla birlikte bir Alman kurt köpeğine naklederek çift başlı köpek elde etti. Her iki baş da ayrı ayrı süt içebiliyor hatta birbirlerinin kulaklarını ısırabiliyordu. Ancak deneyin sonucunda köpekler 1 ay geçmeden hayatlarını kaybetti.
Küçük Albert Deneyi
Amerikalı Psikolog John Broadus Watson, “Korku, doğuştan gelen bir dürtü mü yoksa sonradan edinilen bir refleks mi? sorusunun yanıtını 8 aylık bebek Albert (Douglas Merritte) üzerinde arar. Bebeğe sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peruk, maske gibi ilk defa karşılaşabileceği nesneler ve durumlar gösterilir. Amaç, küçük Albert’ın bunlara koşulsuz karşı tepkisi olup olmadığını görmektir. Albert, gördüğü hiçbir nesneye karşı korku göstermez ve her şeye gülümser. Daha sonra Albert’ı boş bir odaya götürürler. Yalnız bıraktıkları Albert’ın yanına beyaz laboratuvar faresi salarlar. Albert, fareden korkmadığı gibi, fareyi sever, yakalamaya çalışır ve gülümser. Bir sonraki aşamada Albert, fareye her dokunduğunda iki demir çubuğu birbirine vurarak rahatsız edici sesler çıkarmaya başlarlar. Sesleri duyan Albert ağlamaya başlar. Oda yeniden sessizleşince fareyle oynamaya devam eden Albert, yine fareye dokunduğu ilk anda psikologların çıkardığı o gürültülü sese maruz kalır. Ağlaması yatışıp, aklı yeniden fareye kayan küçük Albert, dokunmaya çalıştığı an hep aynı rahatsız edici sesi duyduğu için fareye dokunmaktan korkmaya başlar. Psikolog Watson deneyi ileri noktaya taşıyıp tavşan ve başka tüylü nesneler de getirirler. Albert, özellikle beyaz renkli, tüylü bir obje görünce ondan korkup, ağlamaya başlar ve kaçmak ister. Artık küçük Albert gördüğü pamuk, beyaz tavşan ve benzer objelerin karşısında demir çubuklarla çıkarılan gürültülü ses olmamasına rağmen korkmaya başlar. Deneye devam eden psikologlar, daha sonra beyaz sakallı ve tüylü kostümler giyerek odaya girerler. Karşısında gittikçe büyüyen tüylü nesneler gören Albert’ın korkusu artık hafızasına tamamen kazınır. 1920’lerde yapılan bu deneyle bilim adamları koşullu korkuyu kanıtlar. Ama deney uğruna 8 aylık bir bebeğe yapılan koşullandırmayı geriye almadıkları için büyük tepki çekerler. Deneyin başlarında fareden bile korkmayan Albert, sonlarına doğru tek başına bir odada bile kalamaz olur. Kayıtlara göre, 6 yaşında hidrosefali’den (Beyinde su toplanması) ölür.
Fil Üzerinde LSD Deneyi
LSD´nin geçici bir deliliğe sebep olup olmadığını anlamak için 1962 yılında Tusko isimli bir file, tipik bir insan dozundan 3 bin kat daha fazla olan 297 miligram LSD enjekte edildi. Kendi çevresinde dönen fil 1 saat sonra öldü.
Köpek Başı
Açık kalp ameliyatlarının öncüsü olan bir diğer sovyet bilim adamı Sergei Brukhonenko geliştirdiği mekanik kalp ve akciğer ile hayatta tuttuğu köpek başlarını sergilediği deneyleri ile ünlenmiştir. Filme alınan deneyi 1940’da “Experiments in the Revival of Organisms” adıyla yayınlanmıştır.
Delilik Deneyi
Amerika’lı bir psikiyatrist olan Dr. Henry Andrews Cotton (1876-1933), deliliğin vücut parçalarında gizli olduğuna inanıyordu. Hastalarını tedavi etmek için diş, bademcik ve hatta bazı iç organları çıkarmayı denedi. Hiçbirinin rızasını almadığı hastalarından 49’u bu deneyde hayatını kaybetti.
Ölüleri Canlandırmak
Robert Cornish 1930’lu yıllarda tahterevalliye benzer bir düzenek kullanarak ölü hayvanları canlandırmaya çalıştı. Yeni ölen bazı köpeklerin damarlarına adrenalin ve anti-pıhtılaştırıcılar enjekte etti. Bazı denekler bir süreliğine ağır beyin hasarı ve körlükle hayata döndü.
Frengi Deneyi
Tuskegee ve Guatemela frengi çalışması, ABD’nin tıbbi etik uygulaması bakımından tartışmalı olan vakalarından biridir. Çalışma 1932 yılında, frenginin yaygın olduğu ve güvenli ve etkili bir tedavinin bulunmadığı Tuskegee/Alabama’da ve Guetamala’da yapılmıştır. ABD hükümeti; 1946 ve 1948 seneleri arasında Guatemala’da 1300 asker, mahkûm ve akıl hastasına, deneklerin bilgilendirmeden frengi ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkları bulaştırmıştır. Frengili hayat kadınlarını bilinçli şekilde mahkumların arasına ve askeri kamplara bırakan Amerika’lı araştırmacılar, hastalığın fuhuş yoluyla dağılmasına neden oldu.1947’de penisilinin frenginin etkin bir ilacı olduğu kanıtlanmıştı. Fakat çalışmayı yürütenler deneklere penisilin tedavisini uygulamamıştır. Deneyin amacı, hastalığın başlangıçtan ölüme kadarki sürecini izleme ve ölüm sonrası otopsi yapabilmekti. 1932’den 1972 yılına kadar süren deneylerde 400 kadar insan hayatını kaybetmiştir. 1997 yılında Bill Clinton, Tuskegee halkından bu deneyler nedeniyle özür dilemiştir.
Kanser Deneyi
1931 yılında Dr. Cornelius Rhoads, Rockefeller Enstitüsü’nden finansal destek alarak Porto Riko’da kanser araştırmalarına başladı. Porto Rikolu vatandaşlara kanserli hücre yerleştirerek deney yapan doktor, 13 kişinin ölümüne neden oldu. Ayrıca da şöyle bir demeç verdi: “Porto Rikolular bu dünyanın görüp görebileceği en pis, en tembel, en hırsız ve en dejenere ırktır. İmha sürecinde elimden geleni yaparak sekizinin ölmesini, birçoğuna da kanser hücresi yerleştirilmesini sağladım. Tüm doktorlar, talihsiz deneklerin işkence görmesinden zevk alır.” Tüm bunlara rağmen Rhoads, Birleşik Devletler Atomik Enerji Komisyonu’na seçilerek kimyasal savaş projelerinin başına getirildi ve aynı zamanda Amerikan Kanser Derneği’nin de başkan yardımcısı oldu.
Son Yorumlar