Geleceği Sezinlemek Mümkün mü?
Çeşitli toplumların kültürlerinde, tarihin ilk dönemlerinden bu yana geleceği bildiğini iddia eden kişiler olmuştur. Bunlar bazen falcı, bazen büyücü, bazen de kâhin olarak kabul edilmişlerdir. Yaşadıkları toplumun inanışına bağlı olarak, ya cadı diye nitelendirilip diri diri yakılmışlar sahtekâr diye aşağılanmışlar ya da krallara, yöneticilere danışmanlık yapıp saraylarda âğırlanmışlardır.
Geleceğe dair öngörülerde bulunanlar bazen bu yeteneklerini gerçekleştirken çeşitli yardımcı aletler kullanırlar: İskambil kâğıtları, kristal küreler, taşlar, çubuklar ve buna benzer şeyler. Bir kısmı yıldızları incelerken, bir kısmı da hiçbir yardımcı malzeme olmaksızın olayı zihninde canlandırır. Geleceği sezinlediğini iddia eden insanların sayısı oldukça fazladır. Bunların bir kısmının başvurduğu kandırmaca taktikleri ortaya çıkarılmış durumdadır. Fakat bazıları yapılan tüm kuşkulu incelemelere karşın, hiçbir açıkları yakalanmadan yıllar boyu dünya çapında ün kazanmışlardır. Bunlardan belki de en ünlüsü, Nostradamus’tur. 1500’lü yıllarda yaşayan Doktor Michele de Nostrada-me, daha o yıllardan günümüze dek uzanan birçok siyasi, ekonomik ve toplumsal olayı bilebilmiştir. Bu sebeple birçok devlet adamının ilgisini çekmiş, dörtlüklerden ve yüzlüklerden oluşan ve kehanetlerinin yer aldığı ünlü kitabı, Yüzyıllar (Centuries) boyunca en çok okunan kitaplardan biri olmuştur.
Nostradamus
Kehanetlerini son derece gizemli ve sembolik bir dille dörtlüklere döken ve yazdığı 965 dörtlük 10 cilt halinde yayınlanan Nostradamus En büyük şöhretini Kral Henry’nin öleceğini üç yıl önceden söylemesiyle yapar. Ancak, daha da ilginci ölümünden yüzlerce yıl sonrası için öngördüğü olayların gerçekleşmiş olması; örneğin Papa suikastıyla ilgili yazdıkları, Hitler’den ‘‘dünyayı kana boğacak Hister’’ diye sözetmesi… Nostradamus, Yunanca, Latince, İbranice ve Copernicus teorilerini içeren astronomi-astroloji bilgileriyle büyümüştür. Avignon ve Montpellier üniversitelerinde eğitim almış ve tıp alanında uzmanlaşarak doktor olmuş, kariyer yapmak yerine sokak sokak dolaşarak hastaları tedavi etmiştir. O sıralarda yaygın olan veba hastalığı üzerinde alışılmamış yöntemler kullanarak adını duyurmuştur. Reçetesi oldukça etkiliydi. Sürekli tekrarlanan salgınların içinde olmasına rağmen kendisi hiçbir zaman hastalanmadı.
Bir gözlemevine dönüştürülen çatı katında yazmış olduğu 924 dörtlükte, 3797 yılına kadar gerçekleşmesini beklediği olayları anlatmıştır. Nostradamus’un kehanetlerinin yoruma açık olduğu ve istendiği şekilde anlaşılabileceğini söyleyenler de vardır. Fakat Nostradamus kendi ifadesine göre bunu bilinçli yapmıştır. Kitabını ithaf ettiği oğluna yazdığı bir mektupta şöyle demiştir;
“Yüzlüklerin anlaşılmasını sağlayacak olan açıklığı çeşitli toplumsal ve siyasal yasaklar sebebiyle, ayrıca spekülasyonlarla bozulmaması amacı ile örttüm ve sakladım… Devletler için yaptığım birçok kehaneti açıkça ortaya koymadım. Yalnız devletler değil, dinlere karşı olan olaylarda da aynı şeyi yaptım. Gerçeği açıkça yazsaydım devlet başkanları, dini liderler ve çeşitli inançlara sahip kişiler başlarına gelecekleri öğrenirler ve olayları çıkarlarına uygun olarak kullanılardı. Ayrıca yazdıklarımı reddederek yayılmasına ve tanınmacına engel olurlardı.”
Kehanetin falcılıkla karıştırılmasını istemeyen ve yanlış anlaşılmaktan çekinen Nostradamus, oğluna gönderdiği mektupta adeta gelecek kuşaklara da bir mesaj yollamaktadır:
“Senin gelişmiş zekân bazı olayları makûl ve basit bir biçimde anlamana engel olabilir. Ancak bu öğrenilmesi gereken bilgiler, basit ruhsal zekânın yaradılışından gelmektedir. Ne bugünkü olaylar ne de gelecekteki olayları aşırı derecede saklı ya da gizlidir. Ama gelecekteki olayların bir bütün halinde görülebilmesi ve öğrenilmesi ‘kutsal’ bir düşünce tarzı olmadan mümkün değildir. İşte bu nedenle kutsal bir kehanet, düşünsel yapısını, en büyük kaynağı olan aktif yaratıcı Tanrı’dan almaktadır.Aynı zamanda ruh alıcı bir varlıktır ve doğal olarak gezegenlerarası kozmik ışınları alır. İşte bu üç olay, kutsal bir hazırlık, Tanrı’nın verdiği bazı olaylar ve gezegenlerarası ışını algılamaları sonucunda kehanet bilgisi oluşur. Olayların olması ya da olmaması insanın isteğinin, zekâsının sonucudur. Buna izin verilmiştir. Gelecek kesin gelecek değildir, gelecekte olan olayın kesin sonucu değil ancak olacak olan olayların hangi yolda olacağını öğrenmek mümkün olabilir.”
Nostradamus´un kehanetlerini yaparken bazı gizli ve yasak kitaplardan yaralandığı iddia edilir. Bunlardan birisi “Süleyman´ın Anahtarları”, bir diğeri de efsanevi Mısırlı Gizemci İamblichus´un “Sırlar” kitabıdır. “Süleyman´ın Anahtarları” çok gizli bir kitaptı. Kitap doğadışı bilinmeyen güçlerle ilişki yöntemlerini ve kehanetde bulunmanın sırlarını anlatıyor ve öğretiyordu. Nostradamus, Fransız kralı Heinrich II’nin ölümüyle ilgili kehanetiyle ünlenmişti. Kehanet şöyleydi; “Genç aslan, savaş alanında tek bir düelloyla yaşlıyı yenerek altın kafeste gözlerini oyuyor.” Ve ilk kehanetin açıklanmasından sonra Heinrich II, bir turnuvada kafasına isabet eden bir mızrak ucuyla hayatını kaybeder. Fransız devrimine dair öngörülerini çeşitli dörtlüklerde veren Nostradamus, bazı konuları oldukça ayrıntılı tahmin edebilmekteydi. bunlardan biri, Kraliçe Marie Antoinette ve Angouleme Düşesi’nin Temple zindanındaki durumuyla ilgilidir;
Tutsak kraliçe doğurduğuna bin pişman
Görüp görüp kızının gün günden solduğunu
Koca zindan inim inim Düşes çığlıklarından
Angouleme Düşesi bu, kocası amcaoğlu.
1917 Devrimi ve Sovyetler Birliğinin kuruluşu ise şöyle anlatılıyor;
Siz savaştan sonra görün o ülkeyi
Bir güce ulaşacak en üst düzeyde
Yeni bir önder gelecek taşra kökenli
O güç dağlar aşacak, inecek denizlere.
Türkiye’le ilgili çeşitli kehanetlerden biri de cumhuriyetin kuruluşu ve Mısır’ı kaybedişi;
Bütün yasalar değişecek temelden
Türkiye de işte böyle bir devrimle
Ve Mısır toprağı gidecek elden
Para da değişecek, para birimi de
Hitler’in iktidara gelişi ve Kavgam adlı eseri hakkında şöyle diyor;
Kitleyi kurtarırım gibi yalan laflarla
Halkını köle, ülkesini edecek zindan
Yeni bir cumhuriyetin binip sırtına
Kavga, diyecek, beş on sayfa açıp kitabından
Nostradamus, kendi ölümünü de 141. kehanet olarak şöyle yazar;
‘‘Kralın armağanını aldıktan sonra
Bir saray dönüşü, verecek son soluğunu
En sevgili dostları, yakınları yatağının
Ve sedirin başında, ölmüş bulacaklar onu.’’
Ölümünden bir gece önce papaza söylediği gibi aynı biçimde 1 Temmuz 1566 gecesi 62 yaşındayken ölür.
Mother Shipton
1488 ylında İngiltere’de doğan ve büyücü olduğu gerekçesiyle yakılarak öldürülen Mother Shipton, savaş ve doğa felaketlerinden söz eder; fakat sonunda Altın Çağ’ın geleceğini de söylüyor. El yazmaları yıllarca Güney Galler Halk Kütüphanesi’nde halktan gizli tutulmuş, ancak daha sonra hepsi ortaya çıkmıştır. Bu şair ve kahin kadın, çok genç yaşta vizyonlar görmeye başladı. Yaptığı kehanetlerin arasında Nostradamus gibi o da kendi ölümünü gördü.
‘‘Ejderhanın kuyruğu, insanlığın çöküşünün, insanın gerileyişinin sonu olacak. (Büyük olasılıkla bir kuyruklu yıldızdan sözediyor). Ve bu kehanet gerçekleşmeden önce ben yakılarak öldürülmüş olacağım. Vücudum yanacak, yanıp kül olacak ve ruhum serbest kalacak. Eğer bütün bunlara benim sebep olduğuma inanırsanız yanılırsınız. Ben bütün bunların olacağını sadece gördüm. Bu kehanetler mutlaka gerçekleşecek. Ve ancak gerçekleştikten sonra insanlar dönüp bu kehanetleri okuyacaklar. Kimilerinin sevinci ve mutluluğu diğerlerinin acı ve ızdırabı olacak. Beni yakmamaları gerekirdi.’
Mother Shipton kehanetlerinde ateşli bir ejderin (Kuyruklu yıldız) içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda gökyüzünde belireceğini, ama dünyadaki bütün ‘can’ların ölmeyeceğini belirtiyor. Shipton bu gök cisminin dünya çevresinden geçerken bir kıtanın batacağını söylüyor;
Bütün kara parçaları batmayacak.
Ancak kalan karalar çürüyen insan ve hayvan cesetleri ve bitkilerin yaydığı kokular sebebiyle feci bir durumda olacaklar.
Bundan sonra bir savaş olacak ve doğanın başlattığı bu kıyım işine devam edecek.
Paganlar ve Türkler’in yaşadıkları yerlerde bir savaş çıkacak.
Bu ülkeler çok çetin bir savaşa tutuşacaklar ve birbirlerini yok etmeye çalışacaklar.
Shipton’ın el yazmalarında ayrıca ilginç başka kehanetlerde de bulunuyor;
Arabalar atlar tarafından çekilmeden gidecek. Dünya savaşla kırılacak (2. Dünya Savaşı)
Demir suyun üstünde ağaç tekneler kadar kolayca yüzebilecek.
Kadınlar, erkek gibi giyinecek, saçlarını kısa kesecekler.
Resimler hareketlenip (sinema) canlı gibi gözükmeye başladığında, balık gibi gemiler suyun altında yüzdüğünde, insan kuşlar gibi gökleri fethettiğinde dünyanın yarısı kana boğulacak ve ölecek.
Yüz yılı atlatıp hayatta kalanlar dağlara kaçacaklar. Ve sonra iyice ormanlık bölgelere çekilecekler.
Kuru, temiz, yumuşak ve insan pisliğinden arınmış bu toprak yeni hanedanın hazinesi olacak.
Ve kuyruklu yıldızın ikinci sefer belirmesiyle artık çocuklar huzurlu, mütevazı, sevgi dolu büyüyüp ‘Altın Çağı’ oluşturacaklar.
Prag Kahinesi
Bohemyalı yetim bir kız olan Prag Kahinesi (? – 1658), genç kızlığında çingenelerle birlikte yolculuk yaparak, Kutsal Topraklar’a, ve İtalya’ya gitti, ileriki yıllarda Prag kentine yerleşti. Kehanetlerini transa girerek yapıyordu, sözlerini ise bahçıvanı yazıyordu.
“Almanya’da bir adam konuşacak; onun işareti garip ve silahlı bir haç, halk dilinde konuşuyor, güç, kudret ve yönetme hakkından söz ediyor (Hitler). Onun askerleri çelikten atlarla Prag’a gelip izler bırakıyorlar. Ama o, yeterince güç kazandığına inanmıyor ve dünyaya yöneliyor. Askerlerine emirler veriyor, binlerce mil aşarak kuzeye, güneye, doğuya ve batıya gidiyorlar. Kara güneşin altında eriyorlar (Afrika) sonra Ayı Ülkesi’nde (Rusya) kar tipileri içinde donuyorlar. Savaş, göklerden sülfür ve zift yağmadan sona ermiyor. Kötü kalpliler, bir mantar ekiyorlar (Atom bombası) , onun tohumu gökten yere düşüyor. Büyük bir korkuyla mantar göklere ulaşıyor ve yeryüzü gölgeleniyor. Binlerce insan zehirlenip, korkunç bir şekilde ölüyor.
İnsanlara yardımcı, dünyanın rahminden açılıyor ama zehirli ve alevli, onu dünyanın rahminden çıkarmak çok zor (Petrol).
Küçük bir kutu; önü düğmeli küçük odalarda insanlara neşe, coşku ve arzu getirecek (TV ve radyo). Ellerinde, küçük bir köşedeki şey, onlara her konuda haber veriyor, bilmek istediklerini öğreniyorlar (Cep telefonları, Laptop’lar).
Tanrı ile alay edecekler, suçları Tanrı’yı iğrendirecek çünkü onlar insan yapmak isteyecekler (klonlama). (bu) insanların ruhları zavallı olacak, beyinleri küçük kalacak ama güçlü ve sağlıklı olacaklar; yeni bir kölelik dönemi başlayacak. Yeni dinler doğacak.
Vanga (Evangelia) Dimitrova Pandeva
Vanga 31 Ocak 1911’de Strumica, Macedonia’da doğdu. Küçük yaşta annesini kaybetti ve babası da askere alınınca, yakınları tarafından büyütüldü. Bir akşamüstü Vanga tarladayken birdenbire bİr kasırga çıktı, rüzgar o kadar güçlüydü ki, ağaçları söküp atıyordu ve küçük kızı da alıp götürdü. Vanga çok sonra çamurların ve taşların arasında yarı ölü bulunmuştu ve gözlerine dolan kumlar kör olmasına sebep oldu, yapılan tedaviler de fayda sağlamadı. Vanga 16 yaşında kehanetlere başladı, 30 yaşından sonra geleceği görme yeteneği arttı ve ünlendi, birçok önemli kişi onu ziyaret etmeye geliyordu. Daha sonraki yıllarda özellikle Bulgar üst düzey yetkilileri tarafından sık sık ziyaret edildi, bunların arasında Bulgar Başbakanı Zhan Videnov ile Todor Jivkov’da bulunuyordu. İddiaya göre Adolf Hitler de Vanga’yı ziyaret etmiş ve kahinenin evini büyük bir huzursuzlukla terk etmişti.
Erkek kardeşi Vasil 2. Dünya Savaşı başladıktan sonra orduya katılmaya karar verdi, Vanga bunu yapmamasını aksi halde 23 yaşında öleceğini. Fakat Vasil dinlemedi ve naziler tarafından esir alındığında 23 yaşındaydı, idam edilerek öldürüldü. Kehanetleriyle giderek ünlenen Vanga ile görüşmek isteyenlerin randevuları Sofya Parapşisizm ve Telkin Bilim Kurumu’nca belirleniyor, sorulan sorular, yapılan açıklamalar ve kehanetler dosyalanıyordu. Alınan ücretler ise, parapsikolojik arastırmalarda kullanılmak üzere devlet bütcesine aktarılıyordu. Vanga ise devletten aylık maaş almaktaydı.1966’dan bu yana resmi bir devlet memuru olarak kehanetleri bulunan Vanga’nın kehanetlerinin %80’inin doğru çıktığı açıklanmıştır. Bir keresinde “Bir insanla karşı karşıya geldiğimde, hayatı, doğduğu andan itibaren ölüm anına kadar bir film gibi zihnimde canlanıyor” demiştir. Vanga öngörü kaynağının görünmeyen yaratıklar olduğunu ve onların kim olduklarını bilmediğini söylüyordu. Kendi istediğinde onlara danışıyor ve onlar söz konusu insanın yaşamına girerek nelerin olacağını Vanga’ya iletiyorlardı. Aslında Vanga bir medyum gibi davranıyor ve 200 yıl evvel ölmüş olan ruhlarla ilişki kurmakta olduğunu düşünüyordu.
Vanga 1979’da şöyle öngörüde bulunmuştu;
“Vladimir’in (Vladimir Lenin?) ünü ve şerefi bir buz parçası gibi eriyecek, geriye sadece Rusya’nın görkemli adı kalacak ama sonra dünyaya hükmedecek.”
Vanga 1981 öncesinde ise şöyle diyordu;
“Çok önemli, en yüce bir olay olacak, iki büyük lider el sıkışacak… Ama uzun bir zaman, sekizlerin sonuna kadar bekleyeceğiz, sekiz çok önemli ve sonunda dünyadaki en önemli barış anlaşması imzalanacak…”
1988 Ocak ayında Reagan ve Gorbachev, bilinen zirvede el sıkışarak, imzalarını attılar ve insanlık tarihinde yeni bir dönem açıldı. Ve Rusya daha sonra Yediler Grubu’na katıldı ve bu grubun şimdiki adı G8’ler yani sekiz sayısı gerçekten önemliydi.
1995’de şöyle bir öngörüde daha bulundu…
“Kursk suyun altına batacak ve tüm dünya yas tutacak…”
Kursk bir Rus şehriydi ve sular altında kalacağı düşünülmüştü. Ta ki Ağustos 2000’e kadar, o tarihte Rus denizaltısı Kursk trajik bir kaza sonucunda battı ve tüm çabalara kadar içindeki 118 denizci kurtarılamadı. Hiç kimse bu adın bir denizaltıya ait olduğunu aklına getirmemişti.
“Korkunç, Amerikalı kardeşler, çelik kuşların saldırısıyla çökecekler, kurtlar inlerinde uluyacak ve masumların kanı fışkıracak…”
Vanga bu kehanetini 1989 ylında yaptı ve 11 Eylül 2001’de bilindiği üzere New York’daki İkiz Kuleler bir saldırı sonucunda çöktüler, saldırı çelik kuşlar yani uçaklar tarafından yapıldı ve İkiz Kuleler’in bir diğer popüler adı “Kardeşler”di.
Şu öngörüsü de oldukça ilginç…
“Önümüzdeki 200 yıl içinde, insanlık başka dünyalardaki kardeşleriyle zihinsel ilişki kuracak, onlar çok eskiden bizim dünyamızda yaşadılar, isimleri WamFim…”
Vanga Ölüm hakkında ise şunları söylemiştir;
“Size söylüyorum, bedenin ölümünden ve çürümesinden sonra da herşey canlıdır ama bedenin bir bölümü yani ruh yokolmaz, adını kesin olarak bilmiyorum. Buna ikinci doğum diyebilirsiniz ama ben nasıl olduğunu bilmiyorum. O geriye kalan şey gelişmeyi sürdürür ve daha yüksek düzeylere ulaşır ve o şey ölümsüzdür…”
Vanga’ nın geleceğe yönelik diğer kehanetleri;
2018 – Dünyanın yeni hakimi Çin olacak
2028 – Tükenen petrol ve diger yeraltı kaynaklarının yerine yeni bir enerji kaynağı bulunacak.
2046 – Tedavi edilmeyecek organ kalmayacak, bozuk ve hastalıklı organların yerine yenisi yapılıp takılacak.
2167 – Yeni bir din başlayacak…
3797 – Dünyanın son yılı… Başka bir gezegende insanlık yeni bir yaşam başlatacak.
Jeanne Dixon
Yakın dönemlerin en bilinen kâhinlerinden biri Jeanna Dixon’dur. Çocukluğundan beri bazı olayları önceden hissedebilen Dixon, John Kennedy’nin ölümünü 11 yıl öncesinden bilmiş ve elinden geleni yapmasına rağmen olayın gerçekleşmesini engelleyememiştir. Kennedy’nin ölümünden 11 yıl önce bir gün kilisede dua ederken, zihninde Beyaz Saray’ı ve Kennedy’e benzer bir adamı gören Dixon, yine zihninde 1960 yazısını görmüştür. John Kennedy gerçekten başkan seçilip Beyaz Saray’a geçtiğinden üç yıl sonra oğlu Patrick ölmüştür. Herkes Dixon’un kehanetini bu olaya yönelik olduğunu sanmış, fakat kendisi reddetmiştir. Gelecekteki olayları görmek için kristal bir küre kullanan Dixon bu süreçte sürekli olarak Kennedy’nin öldürülüşünü görmüş ve Kennedy’lerin arkadaşlarına güneye yapacakları yolculuğu iptal etmeleri gerektiğini söylemiştir. Ancak Kennedy ailesinin programının çok yüklü olması ve psişik olaylara ilgi duymamaları nedeniyle arkadaşları cesaret edip konuyu onlara açamamışlardır. John. Kennedy’nin gerçekten bu yolculukta bir suikasta kurban gitmesi ile birlikte Dixon’un Kennedy ailesine yönelik kehanetleri son bulmamıştır. Senatör Edvvard Kennedy’nin ve Robert Kennedy’nin ölümlerini de önceden bilmiştir. Tüm dünyaca tanınan ve birçok kehâneti doğru çıkan Jeanne Dixon özellikle devlet adamları ye devletlerarası ilişkilerle ilgiliydi. Roosevelt’in ilgisini çektiği için onunla sık sık sohbet ederdi. Çin’in komünist olacağını, Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşacağını yıllar öncesinden bilmişti, üstelik de tarihleriyle!
Kitap Önerileri
1)Nostradamus / Dinler Savaşı M. Ata Nirun
2)Kahin Vanga Renan Seçkin
3)Anahtar Bilgiler/Edgar Cayce Kahin Herbert B. Puryear
4)Nostradamus 1999-2025 Kehanetleri Jean-Charles De Fontbrune
Son Yorumlar