Deniz Kızı Gerçek mi Efane mi?
Bilinen ilk denizkızı öyküsü MÖ.1000 yılında Asurlulara aittir. Asur kraliçesi Semiramis’in annesi Atargatis, ölümlü bir çobana âşık olan ölümsüz bir tanrıçadır. Ancak âşık olduğu genç çoban ölür ve o da bir balığa dönüşmek için bir göle atlar. Ama su, onun mükemmel vücudunu ve doğasını gizlemez, bunun yerine ona bir balık kuyruğu ve suda nefes alabilme yetisi verir. İlk Atargatis betimlemeleri insan kafası ve bacakları olan bir balık şeklindedir. Yunanlılar ise Atargatis’i Derketo olarak tanımışlar ve Afrodit’in yanında betimlemişlerdir.
MÖ.546’dan önce, Miletli filozof Anaximander, insanlığın hızla suda yaşayan bir tür hayvana dönüştüğünü ileri sürmüştür. Bir Yunan efsanesine göre Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike, öldükten sonra bir denizkızına dönüşmüştür. Denizkızı formunda Ege Denizi’nde yaşadığı ve denizciler onu bulduğunda onlara tek bir soru sorduğu söylenir: “Kral İskender yaşıyor mu?”, ve denizcilerin de ona “Yaşıyor ve hâlâ yönetiyor” dedikleri anlatılır. Bu cevaptan başkası, bir Gorgon’a dönüşmesine, ve gemiyi batırıp üzerindeki denizcileri öldürmesine neden olacaktır. BinBir Gece Masalları “Denizinsanları”yla ilgili değişik hikayeler içerir. Efsanelerden farklı olarak, BinBir Gece Masalları’nda bu deniz insanları karada yaşarlar, fakat suya girdiklerinde de hiçbir zorluk çekmeden nefes alabilirler ve denize girdiklerinde kıyafetleri ıslanmaz. Aynı zamanda insanlarla cinsel ilişkiye girdiklerinde doğacak çocukları da kendileri gibi “Deniz insanı” olarak doğacaktır. Deniz insanlarının, insan görünüşünden farkları yoktur.
Denizkızları İngiliz kültüründe uğursuzluk ve felaketlerin habercisi yaratıklar olarak görülmüştür. Tatlı sularda yaşayan deniz kızı benzeri bir yaratık olan ve Avrupa kültürüne yerleşen Melusine, genellikle iki balık kuyruğuyla veya bazen yılan vücuduyla betimlenir. Japon kültüründe denizkızı eti yiyenlerin ölümsüz olacağına inanılır.. Denizkızı popüler kültürün en bilinen yaratıklarındandır ve birçok kez edebî eserlere ve filmlere konu olmuşlardır. Pekçok dile çevrilen Hans Christian Andersen’in “Küçük Denizkızı” adlı öyküsü, Kopenhag limanındaki bronz deniz kızı heykeliyle ölümsüzleştirilmiştir. Küçük Denizkızı, basıldığından beri, tartışmaları beraberinde getirse de Batı dünyasında “denizkızı”nı tanımlayan en önemli simge haline gelmiştir. Hikâye, televizyon programları, filmler ve diğer sihirli öyküler içerisinde defalarca anlatılmıştır. Deniz kızlarıyla ilgili iddialar günümüzde de devam edyor. Rusya’da yayın yapan REN TV’nin keşif ekibi, deniz kızlarının ve çeşitli sualtı canavarlarının varlığını kesin olarak kanıtlayan delillere ulaşıldığını ileri sürdü.‘‘Okyanusun büyük sırları’’ programını hazırlayan ekip, araştırma kapsamında Azerbaycan’ın Hazar Denizi kıyılarında da bazı çalışmalar gerçekleştirdi. Program sunucusu, denizkızlarının son dönemlerde özellikle bu bölgede sıkça görüldüğü bilgisini verdikten sonra, bu deniz kızlarının, Azerbaycan’da ‘‘Su perisi’’ İran’da ise ‘‘Runanşah’’olarak adlandırıldıklarını söyledi. Azerbaycan’da araştırma yapan ekip, yerel tarihçilerden Oktay Rızayev ile görüştü. Rızayev’in deniz kızlarının en çok Astarinsky ve Lyankayaransk bölgelerinde görüldüğünü ifade etmesi üzerine bu bölgelere hareket eden televizyon ekibine konuşan görgü tanıkları, Hazar Denizi’nde yaşayan deniz kızlarının çok büyük boyutlarda olmadıklarını ve boylarının 1,5 metreyi geçmediğini, parmaklarının aralarında perdeler bulunduğunu söylediler. Bölgede avlanan balıkçılar da deniz kızlarının Hazar Denizi’nin özellikle bu bölgesinde her zaman görüldüklerini, bu yaratıkların hem erkek, hem de dişi cinslerinin sıklıkla ortaya çıktığını ifade etti. Programın ileriki bölümlerinde konuşan bir bölge sakini de çocukluğunda babasının bir gün eve getirdiği yaratıkla ilgili olarak bilgiler verdi. Uzun, koyu saçları olan denizkızının kollarının 60 – 70 cm uzunluğunda olduğunu ve uzun tırnakları olduğunuu söyleyen görgü tanığı, boyunun ise 1,2 metre civarında olduğunu ifade etti. Evin avlusunda bulunan banyodaki büyük küvetin içine koydukları deniz kızının burada üç gün yaşadığını belirten bölge sakini, kendisini beslemeye çalıştıklarını fakat deniz kızının verdikleri hiçbir şeyi yemediğini, suyun üzerine hiç çıkmadığını ve tüm çabalarına rağmen kendileri ile konuşmadığını söyledi. güneşli havalarda kıyılara yakın kayalıklarda dinlenmeyi seven deniz kızlarının özellikle 1960’lı yıllarda daha sık görüldüğünü, fakat Hazar Denizi’nin yükselmesinden ve kayalıkların artık sualtında kalmasından dolayı, eskiden bir seferde 5 – 8 kadarının bir arada görülebilen bu yaratıkların artık kıyılara daha az geldiklerini de sözlerine ekledi.
Menim fikrimce deniz kizlari gercek
Bende katılıyorum gerçek olduguna Dünyada keşif edilmeyi bekleyen 3 Milyon ile 100 Milyon arasında sadece 10 mİlyon canlı keşif edilmiş.Yani daha milyonlaca canlı türü var dünya üzerinde TARİH öncei canlılarda bir şekilde bir yerlerde izdiva çekilmiş olabilirler.Denizkızı-Ejderha-Dinazorlar-Çeşitli Balıklar yaratıklar v.s Bunlarda bir kısımları DÜNYA üstünde insan ayagının deymediği topraklarda yaşıyor olabilirler.İnancım bu yönde
Deniz kızları gerçek bunu çok araştırdım annem babam ve çoğu büyük buna inanmıyo aslında çok güzeller ve iyi kalpliler sirenler kötü sadece sirenler insan yiyo!birsürü kanıt var
bencede gercekkkkkkkkkkkkk
Bence değil
Bence deniz kızı gerçek degil
Inanmamak için bir sebep ýok. Ben Türkmenistanlyýym. Internetde bir çok ispaty bulunur. Birde Annem : ýok şeýin hikaýesini ýapmazlar. Demişdi. Gerçekmiş. Sonuna kadar inanyýorum we destekliýorum. Başka bilgim ýok.
hec bir insan oglu olmayan bir seyi tessevvur ede bilmez
Ben gördüm deniz kızı.