Piramitler Nasıl Yapıldı? Piramitleri Kim İnşa Etti? Piramitlerin Sırrı Gizemleri ve Bilinmeyenleri
Hakkında birçok efsane bulunan Piramitlerin içi hala en çok merak edilen gizemlerden biri. Dışarıdan bakıldığında kapalı bir kutu gibi görünen piramitlerin içerisinde bambaşka bir dünya bulunuyor. Peki piramitleri kim yaptı? Piramitlerin içinde ne var? En çok merak edilen antik Mısır yapısı olan Büyük Piramit’te temel olarak 4 bölüm bulunuyor. Yer altı lahiti, Kraliçe lahiti, Büyük galeri, Kral lahiti ve Lahitler bölümü. Mısır piramitlerindeki kuyu ve kanalların ne işe yaradığı kesin olarak bilinmiyor. Eski Mısır ile ilgili araştırmalar yapan birçok arkeolog, bu kanal ve kuyuların ölen hükümdarların ruhlarının dışarı çıkmasını sağladığını düşünüyor. Sir Flinders Petrie’nin hesaplarına göre Büyük Piramit her biri, 5 ton ağırlığında 2,5 milyon adet taştan meydana gelmektedir ve her bir taşın 127x 127×71 cm ölçüsünde ve toplam ağırlığının yaklaşık 6,5 milyon ton olduğu hesaplamıştır.
Piramitlerde yapılan yüzlerce belki de binlerce yasal ve yasadışı araştırmalara rağmen, sırları hala çözülmüş değil. Mısır Eski Eserler Dairesi Başkanı Zahi Hawass da böyle düşündüğü için 2002 yılında Keops piramidinde, “Pyramid Rover” olarak adlandırılan uzaktan kumandalı bir araştırma robotuyla bir keşif gezisi yaptı. Bu araştırmadan sonra, Spiegel dergisinde yayımlanan yazıya göre, Fransız mimar Gilles Dormion, kısa bir süre önce endoskopi aletleri ve jeoradarıyla yapmış olduğu araştırma sonucunda ilginç bulgulara ulaştı: Keops piramidindeki “kraliçe odasının” zemininde gizli bir geçit bulunuyor. Ayrıca Fransız mimarın ilginç bir hipotezi var. Dünyanın en büyük anıtında döner heykellerden, tuzak şeklinde kapılardan ve engellerden oluşan bir mekanizma bulunmakta. Piramit, ölen hükümdarın gökyüzüne giden yolcuğu için bir basamaktı. Astronomiyle uğraşan rahiplerin gözünde kesin bir hedef vardı. Onlar için kuzey gökyüzünde hiçbir zaman batmayan kutup yıldızları sonsuzluğun zirvesiydi. Fakat astronomik belgelerde, boğa takımyıldızında turuncumsu renkte ışıldayan Aldeberan yıldızı da ele alınmakta. Aldeberan yıldızı eski Mısır’da batışın ve gençliğin simgesidir. Prof. L. Turanne, “Ondes des Formes” adlı kitabında piramitlerin Güneş ve kâinattaki değişik enerji nevileri için farklı tipte çalışan rezanatörler olduklarını yazmıştır. 1860’ta John Taylor Piramit’in Dünya’nın boyutlarını ve Güneş yılını kaydetmek için yapıldığını belirtti. Piramit’in oranları belirli bir geometri ve astronomi kanunlarını içermekteydi; piramitlerin yapılış amacının bu bilgileri saklamak ve gelecek kuşaklara açıklamak için yapıldığını düşünüyordu. Moses Cotesworth, Piramit’in gökte dolaşan yıldızların hareketlerinin doğru olarak kaydedilmesi için yapılmış bir takvim olduğu sonucuna vardı.
Mısır’daki piramitlerde hala bulanamayan belge ve yapılar bulunmaktadır. Bu gizli kayıtlara ulaşılması bulunması, dünyamızın bugüne kadar öğrenemediğimiz gerçek tarihi ile ilgili belgelere ve sırlara ulaşmak mümkün olacaktır. Mısır belgeleri Piramit’in hangi tarihte kesin olarak yapıldığını açıklayamıyor. XII. yüzyılda Arap Adb El Latif, Piramitle ilgili şunları söylemiştir; “Önceleri Büyük Piramit’in taşları oldukça parlaktı. Yüzeyi kireç sıvısına benzeyen bir maddeyle kaplıydı. O parlak tabaka üzerinde bazı hiyeroglif yazılar vardı. Bugün bu yazılar okunamayacak derecede silinmiş durumdadır. Bütün Mısır’da o yazıları okuyacak kimseye rastlanamadı. Eskiden Büyük Piramit’in dört yüzü de ince, parlak bir maddeyle kaplıydı. Bu madde Güneş ve diğer yıldızlardan gelen ışınları yansıtırdı.Bu nedenle eski yazıtlarda Büyük Piramit için “Işık Saçan” adı kullanılmıştır. Bazı ansiklopedilerde Keops Piramit’inin LV. Sülale (M.Ö.4000- 2500) zamanında Firavun Keops tarafından yaptırıldığını yazmaktadır. Teozofinin kurucusu Madam Blavatsky piramitlerin inşa tarihinin 78.000 yıl önceye dayandığını söyler. Arap Tarihçisi Ebu Zeyd Al-Balki Piramit içerisindeki yazılı hiyeroglif metinleri çevirirken, Büyük Piramit’in Lire Yıldızı’nın Yengeç Burcuna girdiği zaman (72.000 yıl önce) yapılmış olduğunu öne sürmüştür. İskoçyalı bilgin Piazzi Smyth ise, piramit’in 53.824 yıl önce yapıldığını hesapladı. Karnak Mabedi rahiplerinden Aton Büyük Piramit’in Büyük Tufandan 3 bin sene önce yapıldığını yazar. Okült ve ezoterik bilgilere göre piramitler dünya üzerinde belli zamanlarda eğitim yeri olarak da kullanılmıştır ve bu piramitlerde yetişenler arasında Hermes, Orfe, Heredot, Fisagor, Platon, Solon, Musa, İsa bulunmaktadır. Aynı zamanda belli bir süre bazı büyük inisiyelere eğitim-öğretim verilmesine olanak tanımıştır.
Eski Krallığa ait Piramit yazıları firavunun, tanrılar ve gemileri aracılığıyla, göklerde tanrısal gezintilere çıktığından bahseder. Büyük Piramit, hiç bir zaman anlaşılamamış olan bir tekniğin gözle görülür tanıklığını yapmaktadır. Yirminci yüzyılda, hiç bir mühendis, bütün kıtaların teknik kaynakları emrine verilse bile Keops Piramiti’nin bir benzerini yapamaz. Çalışkan işçilerin olağanüstü bir çabayla günde on parçayı üst üste koyduklarını kabul edersek, piramitteki iki buçuk milyon taşın 250.000 gün, yani 664 yılda yerine yerleştirildiği ortaya çıkar. Oysa piramit’in 20-30 yılda tamamlandığı ileri sürülmektedir. Yapılan hesaplamalara göre Büyük Piramit İngiltere’de Hz. İsa’dan bu yana inşa edilmiş olan tüm katedral, kilise ve şapellerden daha fazla taş kütlesine sahiptir. George Van Tassel’e göre Büyük Piramidin içinde meydana gelen enerji öylesine yoğundu ki, bunu bilen firavunlar vücutlarını bu özel enerji ile şarj ederek uzun ömürlülüğün sırrını çözmüşlerdir. İskoçyalı bilim adamı Piazzi Smytlve göre piramitlerin yapılış tarihleri sanıldığından çok daha öncelere uzanmaktadır. Araştırmacı yazar George van Tassel’ın, “Bilim ve Din” adlı kitabına göre, Gize’deki Keops dünyanın 25.816 yıldan beri el sürülmeyen tek yapısıdır. Toth Kitabına göre Piramit, Adem ırkı torunlarının yardımıyla Enoch (Hz. İdris) tarafından süslendi. Gizli kayıtlardan yararlanarak sonsuz ışık gücünün enerjisini kullandılar. 1968 yılında Nobel Fizik Ödülü kazanan Dr. Luis Alvarez Gize’deki piramitlerin taş kütleleri içinden geçen kozmik ışınların ölçülmesi yöntemini geliştirmişti. Ancak yapılan deneylerde, bilim adamları elektronik aygıtların kayıtlarını alt üst eden gizemli etkiler karşısında şaşkınlık yaşadılar. Kahire’deki IBM merkezinde projenin şefi olan Dr.Amr Goneid bilgisayarın, Piramit’in boyutları hakkında saçma sapan bilgi vermekte olduğunu bildirdi. Hiç bir kayıt bir öncesinin aynı olmuyordu ve bilim yasalarını alt üst ediyordu. Piramit sırrını kendi özel yöntemleri ile koruyordu. Tufandan hemen sonra, şimdiki zaman döngüdünün şafağında, Mısırlıların ZEP TEPI olarak adlandirdigi bir dönemde, “İlk Zamanlar”da, uygarlığın ilk adımlarındaki hayatta kalanlari inisiye etmek için bir grup gizemli “tanrilar” ortaya çıktı. Mısır’da Thoth ve Osiris’ten, Amerika’da Quetzacoatal ve Viracocha’ya, dünya çapındaki gelenekler modern uygarlığın kökenlerini bu sofistike gruba atfeder. Önemli piramit sitelerinin bilimsel incelemesi onların sadece gezegenlerin ve yıldız sistemlerinin pozisyonlarını yansıtan yapılar olmadığını aynı zamanda insan bedeninin çakralarını ve harmonik bosluklarını taklit etmek için dizayn edilen karmasik harmonik yapilar oldugunu gösteriyor. Hatta Büyük Piramidin içindeki her bir taş özel bir frekansa veya müzik ses tonuna harmonik olarak uyumludur. Büyük Piramidin merkezindeki lahit, insan kalp atışının frekansına uyumludur.Dr. Hurtak ve arkadaslari tarafından Büyük Piramitte yapılan deneyler piramitlerin sesle – aktive edilen “jeofiziksel bilgisayarlar” oldugunu gösteriyor. Özel kadim sesler tonlanarak, bilim ekibi piramitlerin üzerinde ve içinde görünür sürekli ışık dalgaları üretti ve şimdiye kadar erişilemez odalara da nüfuz ettiler. Bu yeni keşifler, kadim rahip – bilim adamlarının tapınak yapıları içinde bir tür harmonik ses teknolojisi kullandığını gösteriyor.
Ünlü kahin Doc Anderson’un piramitler hakkındaki söyledikleri şöyle: “Birçoklarının söylediğinin aksine bu bir mezar anıt değil, bu bizden önce var olan ileri düzeydeki uygarlıkların anısına dikilen bir anıt. O dönemde kadim Mısır’da bu konularda bilgi sahibi olan kişiler vardı. Piramitlerin nasıl yapılacağı, Atlantis sulara gömülmeye başladığında kıtadan kaçanlar tarafından biliniyordu. Atlantisliler bilimlerini, metafizik öğretilerini koruyabilecekleri emin bir yer arıyorlardı, tufanın olacağını önceden kestirmişlerdi. Bilginin güvenli bir şekilde binlerce sene saklanabileceği bir yere gereksinimleri vardı. İşe Gize platosunun altında muazzam bir yer altı odası inşa ederek başladılar. Orada kayıp uygarlıkların kayıtları var. Birçok oda var. Piramidin altında muazzam odalardan oluşan şebekeler var. Kayıtlar aynen 12.000 sene önce yerleştirildikleri gibi duruyor. Dünyanın spiritüel kişileriyle bazı büyük din adamları inisiyelere yanaşarak bu odalarda çalışma yapmayı başardılar, dünyada bu bilgiyi yaymalarına izin verildi. Atlantislilerin geliştirdikleri ‘ölüm ışını’ makinesi var. Mutantların oluşturulmasında kullandıkları makineler de var. Mutantlar insanla hayvan karışımı yaratıklardı. Büyük Atlantis toplumu dejenere olmaya başladığında bilimsel ahlak da çöküntüye uğramış ve bilim bu tür şeylerle ilgilenir olmuştu. Atlantisli bilim adamları gen şifresiyle ilgili bilgileri sayesinde bu zavallı varlıkları üretmeye başladılar. İnsan zihnine sahip olmamalarına rağmen bedenleri ışınlarla yönlendirilebiliyordu. Atlantisliler hücreleri birbirine aşılamayı da biliyorlardı. Bunun amacı varlıklı kimselerin kullanabileceği hizmetçiler üretmek için. Çiftçilik yapabilecek yarı hayvan yarı insan yaratıklar üretmek için de bu bilgilerini kullandılar. Atlantis’in son dönemlerinde balık-insan tipi bir bileşim de geliştirildi. Karalar giderek parçalanıp sulara gömüldüğünden bu balık-insanlar denizlerde yiyecek üretmek için kullanılıyordu.”
Büyük Piramit yüzyıllar boyunca kapalı bir kutu olarak kalmış ve bu görkemli yapının giriş yerine ait bilgiler çok uzak bir geçmişte kaybolmuştu. Kadim bilimin komple bir kitabı olan piramit, çağının tüm kozmik bilgisini ihtiva eden sayısal formüllerin tüm sklasını kapsar. Manly Hall piramitlerin yapımıyla ilgili şunları belirtmiştir: “Büyük Piramit Misterlerin ilk mabedidir ve gizli hakikatlerin bir deposudur. Kadim dünyanın inisiyeleri milletlerin gelip geçtiğini ve sanat, bilim ve idelaizmin altın çağlarını batıl anlayışın hakim olduğu karanlık dönemlerin izlediğini iyi biliyorlardı. Bilgilerin korunmasını garantiye almak için sıradışı yollara başvurdular. Bu bilgileri dağların yamaçlarına kazıdılar ve herbiri geometrik harika olan dev heykellerin boyutlarında sakladılar. Günümüzde insanlık kudretli piramitlere saygı ile bakmaktadır. Bunlar, kadim çağların kayıp sanatları ile bilimlerinin dilsiz şahitleridir. Şimdiki ırk evrensel lisanı (sembolizmi) okumayı öğrenene kadar bu bilgelik saklı kalmak zorundadır.”
Çok eski efsanelerde piramit inşasında kullanılan majik çubuklardan bahsedilir. Bu çubuklarla belirli bir dalga boyunda olmak üzere, önceden tespit edilmiş bir vibrasyonel ses tonu oluşturulabiliyordu. Walter Owen 1947 yılında sesin ezoterik kullanımı hakkında şöyle yazmıştır: “Ses herkesin düşünemeyeceği türden imkanlar taşıyan bir kudrettir. Ve bu kudretin kullanımı, kadim ermişlerin bildikleri, fakat günümüzün emekleyen biliminin yitirdiği ve ya karşısına geçip dudak büktüğü bir bilimdir. Kozmosun çevresi ve dokusu ses kudreti sayesinde ayakta durmaktadır ve yine ses kudreti sayesinde çözülerek yok edilebilir. Mısırlı rahipler bu bilgiye sahiptiler.” Okültist Annie Besant “Beşerin Seceresi” adlı kitabında ise şöyle yazmıştır: “Mısır’daki taşlar ne sırf kas kuvvetiyle, ne de modern teknolojiyi aşan hünerli cihazlar kullanılarak dikilmişti. Bu taşlar, dünyasal manyetizmin güçlerini anlayan ve kontrol edebilen kişilerce dikilmişti. Neticede, taşlar ağırlığını kaybediyor ve tek bir parmağın temasıyla yönetilmek suretiyle havada yüzerek, belirlenen yerlerine oturuyorlardı. Teozofist A.P. Sinnett, Büyük piramidin yapımıyla ilgili şöyle belirtmiştir: “Keops Piramidinin yapımında kullanılan taşların manipülasyonu, ancak ve ancak, daha sonraları insanların yitirdikleri belirli bir doğa bilgisinin bu işte kullanılmış olmasıyla açıklanabilir. Doğanın gizemiyle ilgili o bilginin Veli bekçileri, ağır cisimlerin fiili ağırlığını istedikleri gibi değiştirebilecek şekilde maddenin çekimini kontrol edebilirler ve daima da edebilmişlerdir. Dev yapılar mimarisinin harikaları işte böyle açıklanır. Piramitlerin yapımını yöneten üstatlar, kullanılan taşları kısmen levite etmek şekliyle bu işlemi kolaylaştırmışlardı. Majik asalar… Üstatlara eski çağlarda, doğanın kudretini açığa çıkaran anahtarlar teslim edilirdi. Gizli kelimeler ve vibrasyonel motor.. Dalga boyları ve dev granit blokların levitasyonu.” Ünlü bilim adamı Albert Einstein piramitlerle ilgili olarak “bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin sahip olduğunu kabul etmek zorundayız” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bazı Arap ülkelerindeki yazılı ya da sözlü tradisyonlarda piramitlerin ses veya müzik kullanımı yoluyla yapıldığından söz edilir. Abu zeyd el Balkhy şunları söylemiştir: “Piramit yapımında büyük taş blokları yerlerinden kaldırmak ve taşımak için bunların üstüne, üzerinde bazı formüller yazılı olan papiruslar konurdu. Ardından, bir avuç büyüklüğünde ve iç içe giren halkalarla mücehhez bir alet, taşın üzerine tutulur, halkalar çevrilirdi.” Arap tarihçi Masudi piramitlerle ilgili şunları söylemiştir:”Büyük tufandan önceki ilk Mısır krallarından biri olan Surid, en büyük iki pramidi inşa ettirmişti. Hikmetlerinin ve bilime ilişkin bilgileri içeren yazıları, geçmişe ait tarih ve geleceğe ait kehanetleri piramidin içine yerleştirdi.” Arap tarihçi Gize Piramitlerinin yeraltı galerilerinin olağanüstü yetenekleri olan mekanik heykeller tarafından korunduğunu belirtmiştir. Bu mekanik heykeller hal ve tavırlarından ötürü içeri kabul edilmeye layık olanlar dışında herkesi ortadan kaldırıyorlardı. Arap yazar Altelemsani piramitde yaşanan ilginç bir olayı anlatır. Ahmet Bin Tolon’un zamanında bir grup insan büyük piramide girer ve gizli odaların birinde ender rastlanan bir rengi ve yapısı olan bir cam kadeh görürler. Piramidi terketmek üzereyken arkadaşlarından birinin yanlarında olmadığını görürler. Kayıp kişiyi aramak için geriye döndüklerinde, onun çıplak bir halde kendilerine doğru geldiğini ve kahkahalar atarak “ne benim peşimden gelin ne de arayın” diyerek yeniden piramidin içine girip kaybolduğuna şahit olurlar.
C.H. Williamson‘un “Other Tongues, Other Flesh” (Başka Diller, Başka Bedenler) adlı kitabında yazdığına göre, dünya dışı kökenli varlılar yapıyı meydana getiren çok iri taşları antigravitasyon ya da sonik yöntemlerle ilgili bilgileri uygulayarak yerleştirmişlerdi. Dr.Joseph Intelisano “Karşıt Çekim ve Işık Üzerine Bir Tez” başlıklı yazısında şunları söyler: “Kadim Sami Lisanında Piramit sözcüğü Işık Mabedi anlamına gelir. Piramitler ışığın kontrollü manipülasyonu vasıtasıyla boyutlar ötesi yolculuğun kapılarıdır. Işık hızı ötesi yolculuk cihazları olarak faal duruma geçirildiklerinde zaman yolculuğu cihazları ve geometrik matrislerin manipülatörleri haline de gelmektedir” George Van Tassel büyük piramidin yapımına nezaret edenlerin dünyadan ayrılma zamanı geldiğinde önce kral odasına giderek bedenlerini şarj ettiklerini belirtir ve şunları söyler: Sonra uzay araçlarıyla tam piramidin üzerine gelip onları da şarj ettiler. Tepe noktasından çıkan pozitif enerji sütunu dünyanın gravitasyon alanının dışına kadar uzandığından uzay araçları uzaya fırladı ve hedeflerine doğru müthiş bir hızla uçtular”
Sfenks yalnızca gize’nin kumları üzerinde yükselen dev yapıtların değil aynı zamanda kumların altında uzanan yeraltı galerileri ile odaların da bekçiliğini yapmaktadır. Sfenks, insan başı taşıyan ve uzanmış bir aslanı temsil etmektedir. Mısır’da Hu ismiyle bilinir ve Tanrı Horus’un bir temsilidir, yaşı da Büyük Piramit’den çok daha eskidir. Dördüncü Hanedan döneminden kalma bir levha Sfenks’ten şöyle söz eder: “Dünya var olalı beri en büyük sır burada gizlenmiştir. En büyük sır Sfenks’in sırrıdır.” Ünlü filozof Platon Mısır’a geldiği zaman Mısırlı rahipler ona bazı eski belgeler gösterdiler. Bir zamanlar Atlantik’te bulunan üstü düz bir piramitten söz etmişler. Rahipler, o piramidin bir benzerinin de Mısır’da yapılmış olduğunu ve üzerine Sfenks’in yerleştirilmiş olduğunu gizli bilgi olarak aktardılar. Atlantisliler Sfenks’i kendi ana yurtlarının bir göstergesi, bir anısı olarak inşa etmişler. Sfenks’in gerçek adı Harmakhis’ti. Ufuktaki Horus anlamında diğer bir ifadeyle Doğan Güneş’tir. Harmakhi/Ufuktaki Horus/Doğan Güneş/Büyük Doğu/Ra-Atum/Harmakhis Sirius’un gizli isimleridir. Harmakhis bir Güneş ilahıdır ve Ra’nın benzeridir. Tüm ezoterik ve okült öğretilerde geçen güneş ilahlarının Ra-Atum-Harmakhis’i temsil ettiği söylenir. Yani bütün Mısır’ın tanrılarının başı, Mısır’ın en büyük ilahı. Sakin, fakat taşıdığı büyük sır bakımından ürkütücü olan, doğanın bir simgesi durumundaki bu Sfenks’i, insanlığın en eski ruhbanları yontup biçimlendirmiştir. Bu ruhban okul muhteşem bir evrim maratonu sırasında insan doğasının hayvan doğasından, evrensel doğaya yükseldiğini ifade eder. Boğadan, aslandan, kartaldan ve insandan meydana gelmiş olan bu varlık; yüzünü doğuya çevirmiş olan bu Sfenks, gerçekten Dünya’nın hakimi gibidir. Ezoterik tradisyonda, Boğa/Aslan/Kartal, Sirius’un gizli adları olarak kabul edilir. Ünlü kahin Edgar Cayce‘ye göre Büyük Piramit ve Sfenks arasında bir Kayıtlar Piramidi yapılmıştır. Bu mekan insanlık nefsaniyetini yenene kadar saklı kalacaktır.
Resmen hurafelerden başım döndü yazınızı büyük bir hayal olarak gördüm.İşte en büyük buhran budur.Nicola Tesla alternatif enerjisi ile piramitler arasındaki ilişkiyi bile anlayamamışsınız.Mısır medeniyeti elbette yüksek bir medeniyettir.Fakat bu medeniyeti hurafelerle anlatmaya çalışmak büyük bir ayıptır.Tarihte bilinen ilk doktor,mühendisliğin,mimarinin babası İmhotepten bahsetmemişsiniz mesela.72.000 yıl önce diyerek zaten gerçekten kopmuşsunuz.Bunları sizi kınamak yada tenkit etmek için yazmıyorum.Sadece gerçekleri çarpıtmamak gerekiyor.Sırf gizem katacam diyerek yüksek elektromekanik,matematik,fizik ve aritmetiği hiçe saymak eski mısırdaki o dehalara yapılacak en büyük haksızlıktır.
Merhaba yazınıza katılıyorum ancak nura da diğer arkadaşlarında söylediği gibi hem eksik hemde yanlış bilgi çok fazla Tanrıların arabaları gibi saçma kitaplarla bu tür medeniyetleri çözümleyemezsiniz mısırın bana göre en ilginç ve en karanlık tarafı eski ezoterik (kabalist)mısır öğretilerinde hiç bahsedilmemesi piramitlerin yapımında bununda mutlaka etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bu konu bu kadar kısa yazılmaz ancak bura da insanları soğutmak istemiyorum.
Saygılarımla
Dağınık bilgiler,hepsinde gerçeğin bir parçası var ama puzzle gibi birleştirmek gerek.Ben piramitlerle ilgili en tatmin edici açıklamayı Ra Bilgilerinde okudum,ancak 4 cildi de okumak gerek,orada da bu konuda ki bilgiler parça parça verilmiş,hatta bir yerde yapılan tarifle kağıttan bir pramit yapmıştım,tarife göre yapıldığında yerdeki izdüşümü elmas kesimi çizimi veriyordu ,okumanızı tavsiye ederim.
Giza piramitlerinin kimin tarafından yapıldığını bulamadım