Çakraların Kapalı Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Çakra bir Sanskritçe kelime, yani güç merkezi demek. Çakralar vücutta sürekli olarak dönen enerji merkezleri olarak kabul edilir. Vücudun fiziksel, duygusal ve ruhsal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için gereksinim duyduğu enerjilerin dağılımı, çakralar tarafından gerçekleştirilir. Yedi büyük çakra bedenimiz içindeki elektromanyetik aktivitelerin toplandığı yerlerde bulunuyor. Başın hemen üzerinde bulunan komuta merkezi, alın çakrası, boğaz çakrası, kalp çakrası, güneş sinirağı çakrası, sakral çakra ve temel-kök çarka adı verilen yedi çakranın her biri maddi varlığın iç salgı bezlerinden bir tanesiyle çalışıyor. Çakralar, gözle görülmeyen enerji vücudumuz üzerinde, çarka benzeyen delikler halinde bulunur. Geniş ağızları olan, bedene yaklaştıkça daralan, uzun ince hunilere benzerler. Yüksek katlardan gelen enerjileri bedenimize aktarma görevi yaparlar. Bunları, bedenimize gelen enerjilere açılan küçük birer kapı gibi düşünebiliriz. Her çakra farklı frekanstaki bir enerjinin giriş kapısı. Bu kapılardan birinde tıkanma oluşursa bedenin enerji alımı güçleşir. İşte sorunlar da böyle başlar. Çünkü bedeni besleyen enerji akımı kısıtlanmış olur. Çakralar, insan enerji sistemi içinde korku, stres, duygusal sıkıntılar gibi engellere en duyarlı bölgelerdir.
Bioenerji her canlıda var ve o, olmadığında hayat da olmaz. Yani bioenerji, hayat enerjisi demek.Bizlerin kan dolaşımı var, bir de can dolaşımımız var. Bu can dolaşımı ise şöyle anlatılabilir: Vücudumuzda can dolaşımını sağlayan kanallar var ve kozmik enerji tepeden girdikten sonra bu kanallar vasıtasıyla vücudumuza dağılıyor. Dağılım görevini ise çakralar yapıyor. Sonuçta enerji tepeden giriyor ve güç merkezleri vasıtasıyla organlara dağılıyor, hayat devam ediyor. Herhangi bir nedenden dolayı o çarkalar kapanırsa o çakranın hizmet ettiği bölge enerji almıyor. Enerji almayan bölge de fonksiyonunu yerine getiremiyor ve hastalıklar meydana geliyor. Çakralar vücutta sürekli olarak dönen enerji merkezleri olarak kabul edilir. Vücudun fiziksel , duygusal ve ruhsal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için ihtiyaç duyduğu enerjilerin dağılımı, çakralar tarafından gerçekleştiriliyor. Yedi büyük çakra bedenimiz içindeki elektromanyetik aktivitelerin toplandığı yerlerde bulunuyor. Başın hemen üzerinde bulunan komuta merkezi, alın çakrası, boğaz çakrası, kalp çakrası, güneş sinirağı çakrası , sakral çakra ve temel-kök çarka adı verilen yedi çakranın her biri maddi varlığın iç salgı bezlerinden bir tanesiyle çalışıyor. Beyinsel çatışmalardan, stresten, kötü düşüncelerden, psikolojik baskılardan, affetmemeyi bilmemekten dolayı çakralar rahatlıkla kapanabiliyor. Çakraların kapanmasında, günlük stresler, ses ve hava kirliği, kötü beslenme gibi durumlar da etkili olabiliyor.
Geleneksel Doğu tıbbına göre bedenimizin içinde ve etrafımızda sürekli enerji akıyor. Enerji çemberleri olarak da tanımlanan çakralar, insan bedeninde bulunan yaşamsal enerjiyi tüm vücuda dağıtan merkezler. Bedenimizde hareket eden enerji, omurilikte dolaşıyor ve buradan tüm vücuda yayılıyor. Yedi temel çakra, ayrıca 40 kadar ikincil çakra var. Beden, zihin ve ruhun uyum içinde olması için, çakraların da uyum ve denge içinde olmaları gerekiyor. Reiki, çakraların dengelenmesini sağlıyor. Mide çakrası yoluyla güneşten, kök çakrası yoluyla da dünyadan alınan enerji, çakralar ve vücuttaki 350 bin adet enerji merkezine taşınıyor. Enerji fazlası ise gözeneklerden dışarı çıkarak bedenin yaklaşık 5 santimetre üzerinde duruyor ve auranın bir parçası olan ‘eterik aura’yı oluşturuyor. Bu aura fiziki bedeni bir zırh gibi koruyor. Bazı durumlar (stres, sağlıksız beslenme, aşırı alkol) ise bu aurada çatlaklar oluşmasına neden olur. Zararlı maddeler bu çatlaklardan içeri girdiği gibi, yaşam enerjisi de bu çatlaklardan dışarı sızabilir.
Hangi Çakra Ne İşe Yarar?
Evrensel Enerji öğretisine göre, insanda 7 temel enerji merkezi bulunuyor. Bu merkezlerin her birine çakra deniyor.Vücutta bulunan 7 çakra ve etkilediği bölgeler şöyle:
Çakra 1: Cinsel organlar ile anüs arasında. Kundalini adı verilen çok özel bir ateş/güç içeriyor. Bu ateş çakranın etrafında çöreklenmiş durumda. Dört yapraklı nilüfer çiçeği ile temsil ediliyor. Bu çakra yaşam enerjisi, arzusu, içsel güvenlik duygusu ve kendini koruma içgüdülerini kontrol ediyor. Gonod hormonu (yumurtalık ve erbezleri) üzerinde etkili.
Çakra 2: Tam kuyruksokumunda, belkemiğinin ucunda altı yapraklı nilüfer çiçeği ile temsil ediliyor. Yaratıcılık bilinci ve enerjisini, hayal gücünü her konudaki isteği, yuva ve aile kavramları içeren duyguları kontrol ediyor. Doğum olayını gerçekleştiren organlar, lenfatik sistem, anasütü ve böbreküstü bezleri üzerine etkili.
Çakra 3: Belkemiği üzerinde göbek hizasında. Sekiz yapraklı nilüfer çiçeği ile temsil ediliyor. İnsanda güce susamışlık, ihtiras, dışa vurulmuş bilinç, dinamizm, ego, kişilik, dayanıklılık ve uyum gibi kavramları kontrol ediyor. Sindirim sistemi, kan, hormonal çıkışları ve pankreas salgısı üzerine etkili.
Çakra 4: Belkemiği üzerinde meme uçlarını birleştiren hat hizasında. On veya oniki yapraklı nilüfer çiçeği ile temsil ediliyor. Evrensel sevgiyi, karşılık beklemeden sevme, hoşgörü ve mutluluk gibi kavramları kontrol ediyor. Kan dolaşımı, bağışıklılık sistemi üzerinde etkili.
Çakra 5: Omuz çıkıntısının altında. Boyun civarındaki sinir ağına bağlı. Onaltı yapraklı bir nilüfer çiçeği ile temsil ediliyor. Bilinçli sezgiyi, üstün yaratıcılığı, akıcı ifadeyi, dokunaklı konuşmayı kontrol ediyor. Ses telleri, duyma sistemi, kemik iliği, paratiroid bezi salgıları üzerine etkili.
Çakra 6: Frontal kafatası kemiğinin tam orta yerinde. Bu çakra da kafatası sinir ağına bağlı. Yüz yapraklı bir çift nilüfer çiçeği ile temsil ediliyor. Kutsal veya üçüncü göz olarak da tarif ediliyor. Üstün zihinsel bilinci, dünyayı ve yaratılışın algılanmasını, telepati, yaratıcı zeká bu çakranın üzerinde.
Çakra 7: Kafatasının tepesinde, alın kemiğinden artkafaya uzanan dikişin arka kısmında. Kafatası sinir ağına bağlı ‘‘ultra hücreler’’ adı verilen sinir hücrelerini içeriyor ve bin nilüfer çiçeği yaprağı ile temsil ediliyor. Bu çakra Yaradan’la ruhani ilişkiyi, ruhsal bilinci ve bağımsızlığı, akılüstü algılamaları kontrol ediyor. Kişi bu çakrayı güçlendirdiği ve saflaştırdığı ölçüde Tanrı’ya yaklaştığını hissediyor.
Düşünceler, korkular, endişeler, kızgınlıklar ve öfkeler neticesinde enerji bedenimizde tıkanıklıklar ve buna bağlı rahatsızlıklar oluşur. Bu durumda “algı-salgı” prensibine göre hormonal bezler aktive olur. Yani algımızın kaynağı olan bilinçaltımıza göre hormonlarımız yeterli veya yetersiz salgılanırlar veya hiç salgılanmazlar. Bunların toplamında fiziksel rahatsızlıklar oluşur. Hastalıkların sebebi ve çözümü yine bu sebepten dolayı bilinçaltındandır. Çakralarımız düzenli çalıştığında beden sistemimiz en güçlü ve sağlıklı şekilde işler. Çakraların çalışmaları duygu, düşünce ve eylemlerimize göre olur. Örneğin yoğun korku hissedildiği anlarda ya da agresif yaklaşım bir tarz haline geldiğinde, ilgili bölgenin çakrası görev göremez hale gelir ve o bölge enerjisiz kalır. “Çakraları kapalı olmak” tanımı bu gibi durumlar için kullanılır. Çakraların açılması insanın yeteneğine ve ne kadar kapandığına bağlıdır.
Kapalı Çakra Nasıl Anlaşılır?
Çakralar; kök çakrasından(kuyruk sokumunda) başlar. Kök çakrası renk olarak kırmızıdır. Organ olarak cinsel organlara ve aşağıya doğru gider ve biz üç tür enerji, yer enerjisi, kozmik enerji ve besinlerden enerji alırız. Kök çakrası kapalı olunca yerden enerji alamayız. Ve kök çakrası kapalıysa fiziksel olarak kendimizi aşırı yorgun, sevgi kaynağımızı yoksun hissederiz, aşırı halsizlikle birlikte cinsel ihtiyaçlarımızı azalmış hissederiz. Depresif oluruz.
İkinci çakramız haç çakrasıdır. Renk olarak turuncu bez olarak böbrek üstü ve yer olarak bağırsaklarımızdır. Bu kapanınca neşemiz kaybolur. Kabız oluruz.
Üçüncü çakra midedir, renk olarak sarı, bez olarak pankreastır. Bunun kapanması bizim yaratıcılık gücümüzü azaltır. Kalın bağırsakta sorun, midede yanma olur.
Dördüncü çakra kalp çakrasıdır, rengi yeşildir. Bezi timüs bezidir, kapanması kalp ve ciğerlerde rahatsızlıklara neden olur, kendimize hakimiyeti kaybederiz.
Beşinci çakra gırtlaktır, yeri troid bezidir, renk olarak mavidir. Dünyaya açılan pencere de diyebiliriz, boğazımızı kollarımızı sarar. Bu kapalı olunca insanlara iletişim kurmakta zorluk çekilir. Boyun ve sırt ağrısı olur.
Altıncı çakra alın çakrasıdır, iki kaşın arasındadır, üçüncü gözdür, renk olarak çivit mavisidir, bez olarak hipofizdir, yer olarak göz kulak ve alnın bir bölgesini ihtiva eder. Bunun kapanması durumunda ön sezileriniz zayıflar. Kulak ve baş ağrısı yapar.
En son çakra ise tepe çakrası, başın biraz üzerinde bulunur, rengi mordur. Mor rengin yüksek olması, ruhsallığınızın güçlü olmasıdır. Kapanması halinde migren ağrıları olur. Ruhsal dünya kıt olur. Fiziksel dünyaya bağlılık artar..
Son Yorumlar