Değeri Bilinmeyen Dahi: Nikola Tesla
X ışınlarını Röntgen’in keşfettiği sanılır, radyoyu Marconi’in icat ettiği, vakum tüp amplifikatörünü de Forest’in. İnsan yapımı ilk şimşeğin altına imza atan Nikola Tesla dünyadaki bilim ve teknolojik yapısını kökünden değiştirebilecek çok sayıda kullanılan ve kullanılmayan icatların ve projelerin sahibi olmasına rağmen birçok bilim adamın aksine adı ders kitaplarında nadiren anılır. X-Ray, floresan lamba, radyo sistemi, elektrikli motor, Tesla bobini, uzaktan kumanda, hız-ölçeri, neon ışıkları, otomobillerdeki ateşleme sistemi, radar teknolojisinin temelleri, Thermo-manyetik motor, dönen manyetik alan, robotik botlar, elektron mikroskobu, kablosuz iletişim cihazları ve lazer teknolojisi gibi birçok buluş onun imzasını taşıyor. Fotografik bir hafızaya sahip olan bu gizemli dahi yaptığı, düşündüğü her icadı öncelikle kafasında tasarlardı. Hemen kağıda dökmez beyninde kuygulayıp çalıştırırdı. Üç boyutlu ve görselleştirme kabiliyeti çok yüksekti. Eğer düşünsel aşamada başarılı sonuca ulaşırsa kağıtlara dökerdi. Kağıda döktüğü çalışmaların büyük çoğunluğu da başarılı olurdu.
Sırp asıllı fizikçi, mucit, elektrik mühendisi ve makine mühendisi Nikola Tesla, Hırvatistan’ın küçük köyü Smiljan’da doğdu. Anlatılanlara göre, annesi her günkü gibi çalışmaya giderken, Smiljan’da şiddetli bir fırtına patlak verdi. 10 Temmuz 1856 gününün gece yarısı, köye şiddetli bir yıldırımın düştüğü esnada Tesla dünyaya geldi. Ebe, eline aldığı bebeği dışarı çıkararak şöyle demişti: “Nikola, fırtınanın oğlu olacak…” Babası ortodoks kilisesinde rahip iken annesi okuma yazma bilmemesine rağmen, halk arasında pratik ev gereçleri mucidi olarak bilinirdi. Tesla’ya göre annesi, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Babası ise onun papaz olmasını istiyordu. Nikola’nın arzusu ise mühendislik idi. Tesla ölümcül bir hastalık sırasında, mühendislik okursam çok daha iyi olurum demiş, babası da onu kıramamıştır. Annesinin de desteğine sahip olan Tesla, fizik ve matematikte bilgisini arttırırken Graz’daki Politeknik okuluna girdi ve Prag Üniversitesi’nde eğitimine sürdürdü. Tesla mesleği gereği ana dili Sırpça dışında Almanca, Fransızca, İngilizce, ve İtalyancayı da öğrendi. Çalışma hayatına başladıktan sonra, karmaşık objeleri algılama ve aklında tutma konusundaki üstün yetenekleri ile dikkat çekmeye başladı. Nikola ailedeki beş çocuktan biriydi. 12 yaşındaki ağabeyi Dane, Tesla 5 yaşındayken ata binme kazası yüzünde ölmüştür. Bazı kaynaklar ağabeyi ata bindiği sırada Tesla’nın atı korkutmasından dolayı kazaya neden olduğu söylerler. Ağabeyini henüz çocukken kaybettiği için Tesla’da birçok takıntı oluşmuş ve şizofreniye yakın belirtiler göstermiştir. Ancak bu durumun Tesla’nın dehasına katkıda bulunduğu düşünülüyor. Tesla Avusturya İmparatorluğu içindeki farklı kentlerde farklı okullara gitti ve farklı üniversitelerde eğitim gördü. Bu yıllarda edindiği teknik bilgiler ve iş deneyimi, daha sonraları kariyerine, daha da önemlisi hayallerine yön verecekti.
“Yalnız kalın, buluşun sırrı budur; yalnız kalın, fikirlerin doğduğu an budur.”
Alternatif Akım
Tesla 1884’te eski patronu olan Charles Batchelor’dan aldığı referans mektubuyla New York’a gelir. Thomas Edison’a
yazılmış olan bu referans mektubu şöyleydi: “İki tane büyük adam tanıyorum. Birisi sensin, diğeri de bu genç adam…” Böylece Tesla Edison Makine İşleri adlı şirkette basit elektrik işlerini yapmaya başlar. Tesla, Edison’a keşfettiği döngüsel manyetik alan ilkesi ile çalışan kendi imalatı alternatif akım indüksiyon motorunu anlatır. Edison ise sinirlenerek buna karşı çıkar. Edison’dan önce Amerika’da hiçbir evde elektrik yoktu; dolayısıyla elektriğin evlere girmesi, Edison’un geliştirdiği doğru akım sistemiyle gerçekleşmişti ve Edison ekonomik kaygılardan dolayı bu sistemi değiştirmek istemiyordu. Ancak yine de Tesla’ya bir iş verebileceğini söyler. New York limanında bekleyen, arızası bir türlü giderilemeyen büyük yolcu gemisi S.S. Oregon’un aydınlatma şebekesindeki dinamoları tamir etmesini ister. Tesla hemen işe koyulur ve tayfaların da yardımıyla tüm gece çalışarak arızaları giderir. Sabah Edison’un yanına gittiğinde, Edison hayretler içinde kalır ve ona 50 bin dolar (günümüzün parasıyla 1,1 milyon dolar) karşılığında şirketin tüm dinamolarını yeniden tasarlamasını teklif eder. Bir yıllık yoğun bir çalışmadan sonra Tesla, parasını almak için Edison’un yanına gittiğinde, Edison tarafından alaycı bir şekilde karşılanır. Edison “Bir Amerikalı gibi düşünmeye başladığında Amerikan şakalarından da anlamaya başlayacaksın” diyerek söz verdiği parayı Tesla’yı vermemiştir. O güne kadar haftada 18 dolar karşılığında çalışan Tesla’ya, haftalık 25 dolar’lık teklifde bulunur. Tesla reddeder ve iki bilim adamı böylece yollarını ayırır.
Edison’un doğru akıma dayanan teknolojisi, basitliğine karşın çok ciddi bir kusura sahipti. Görece olarak daha düşük voltaj üretiyor ve tel üzerinde yol alan akım, yaklaşık 800 m. sonra gücünü kaybediyordu. Bu sebeple Edison, voltajı 100 volta yükseltmek için her 900 metrede bir güç istasyonu kurmak mecburiyetinde kalıyordu. Tesla’nın AC (Alternatif Akım) teknolojisinde ise bu tür proplemler yaşanmıyordu. 300.000 volt ve üzerine çıkabilen AC trans-formatörleri, büyük miktarlardaki elektrik gücünün kilometrelerce uzağa taşınmasına olanak tanıyor ve diğer tranformatörler de, kuvveti aynı düzeyde tutuyordu. Böylece güç kaybı yaşanmıyordu. Yeni çeşit elektrik motorları ve jeneratörleri üzerinde çalışmalarını sürdüren Tesla, çok geçmeden alternatif akım sistemini geliştirdi. Tesla’nın geliştirdiği üç fazlı alternatif akım indüksiyon motoru, elektrik enerjisini mekanik enerjiye, doğru akıma göre çok daha başarılı bir şekilde çeviriyordu. Ayrıca alternatif akım daha yüksek voltaj üretmeyi mümkün kılıyor, elektriğin çok daha uzağa, çok daha ucuz bir şekilde taşınmasını mümkün kılıyordu.
Tesla, geliştirdiği alternatif akım üreteçleri, transformatörleri ve motorlarına ilişkin buluşlarının patentlerini 1885’de George Westinghouse’a sattı ve satış payı olarak beygir gücü bir dolara anlaştılar. Böylece alternatif akımı yaymaya çalışan Westinghouse ve Tesla, doğru akım sistemlerinde ısrarcı olan Edison ile doğrudan rakip oldu. Bu rekabet kısa sürede büyük bir ticari rekabete dönüştü; hatta bu dönem “Akım Savaşları” olarak da anılır. Teknolojik yetersizliğini kapatabilmek için Edison yüksek voltajlı alternatif akımı karalama kampanyası başlattı. O günlerde sokaklardaki kedi ve köpekler, Westinghouse’un geliştirdiği alternatif akım kullanan metal çubuklarla, elektrik verilerek öldürülüyordu. Edison’un bizzat kendisi alternatif akımı’ın tehlikeli bir akım türü olduğunu göstermek için çok sayıda hayvanı halkın önünde elektrik vererek öldürmüştür. Ayrıca New York eyaleti elektrikli sandalyeyi yeni bir idam yöntemi olarak kullanmaya başladı. Bunda da alternatif akım kullanılıyordu. Edison yaptığı propagandayla, kamuoyuna alternatif akımın kötü amaçlarla kullanıldığı ve olumsuz bir gelişme olduğu izlenimini vermeye çalışıyordu. Westinghouse, bu olumsuz imajdan kurtulmak için önemli bir hamlede bulundu. Colorado’daki “The Gold King” madeni, ekonomik olmadığı gerekçesiyle kapatılma tehdidi altındaydı. Herkes, madenin yakınındaki bir nehirden ucuz hidroelektrik enerjisinin sağlanabileceğini ve bunun da madenin kapanmasını engelleyebileceğini biliyordu. Fakat nehir 3,5 km. uzaklıktaydı. Yani, Edison’un teknolojisi bu konuda yeterli olmayacaktı. Westinghouse, alternatif akım sisteminin bunu başarabileceğini iddia etti ve 1891 yılında, Tesla’nın endüstriyel desteği madene elektrik taşıdı.
Edison karşısındaki bu başarıdan sonra Chicago’daki 1893 Kolomb Dünya Fuarı, Akım Savaşları ikinci duelloya sahne oldu. Tesla ve Westinghouse, Edison’a göre çok daha ucuz bir teklif vererek aydınlatmayı sağlarken bütün dünya alternatif akımın başarısına tanık olacaktı. Tesla, izleyenlerin şaşkın bakışları arasında vücudundan güvenli bir şekilde geçen alternatif akımla parmaklarının ucundaki elektrik ampullerini yakınca, ikinci zafer de kazanılmış oldu. Zamanla alternatif akımın güvenilir, ucuz ve başarılı olduğu kabul edilir oldu nihayetinde doğru akım sistemleri kademeli olarak terk edildi. Edison, doğru akımın gözden düşmesiyle, bu konudaki rekabeti durdurdu. Edison yani General Electric değişen ve gelişen elektrik dünyasında varlığını devam ettirebilmek için Westinghouse şirketinden lisans almak zorunda kaldı. İki eski düşman, Niyagara Şelalesi’nin hidroelektrik enerjisinden yararlanmak için birlikte çalışmaya karar verdi. Niagara Şelaleleri’nde 1896 yılında kurulan elektrik santrallerinde de alternatif akım kullanıldı ve burada üretilen elektriğin Buffalo kentine iletiminde de Tesla’nın geliştirdiği sistemler kullanıldı. Alternatif akım, Tesla’yı belki de dünyanın en zengin insanı yapabilecek bir buluştu. Fakat, bir türlü istediği hakkı alamıyordu. Şimdi de Westinghouse şirketi onun sırtından geçiniyor ve milyonlarca dolar kazanıyordu. Ve bir kez daha araştırmaları için gerekli parayı kazanamamıştı. Bu sebeple de, elektromanyetizma gücünden yararlanma konusundaki amaçlarını gerçekleştirememişti.
“Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı.”
Ücretsiz Elektrik
Kimilerine göre “Çağdaş Prometheus” olan Tesla’nın en ilginç projelerinden biri de dünyayı saran katmanlardan üçüncüsü olan İyonosferin elektrik akımı için kullanılmasıydı. Herhangi bir kablo kullanılmadan sadece İyonosferdeki taşıyıcı özelliklerin kullanılarak küresel çapta kablosuz ve herkesin kullanabileceği ücretsiz bir elektrik dağıtımı sağlamak bu büyük mucitin sınırları zorlayan bir hayaliydi. Doğru bir çalışma yaparak Tesla’nın bu hayalini gerçekleştirmek mümkündü ancak asla uygulanmamıştır.
Ateşleme Sistemi
Ünlü işadamı Henry Ford ilk aracını üretip bunu gösterişli bir şekilde sunarken, Tesla motorun gereksiz büyük olduğunu ve çalıştırmak için daha küçük motorların farklı bir yöntemle mümkün olacağını söylemişti. Edison ile yakın ilişkileri olan Henry Ford ise kendini fazlasıyla üstün görüp dinleme zahmetine bile katlanmamıştı. Bunun üzerine Tesla ateşleme sistemini icat etmiştir.Ancak her zaman olduğu gibi şanssızlığı burada da kendini göstermiş ve Ford, ateşleme sistemini kullanmak için patentini kendine almıştır.
Radyo
Günümüzde hala en önemli iletişim araçlarından biri olan radyo, birçok insan tarafından Marconi’ye ait olduğu sanılır. Fakat 1943 yılında ABD Yüksek Mahkemesi tarafından Tesla’nın patentleri kanıt olarak gösterilerek hakları iade edilmiştir. Marconi’nin radyosu sesi iletmiyordu, sadece sinyal iletiyordu, oysa Tesla daha öncesinde ses iletimini göstermişti. Hakları geri verilse de Tesla radyo vericisini geliştirirken ona sadece asistanlık yapan Marconi, çoktan döneminin en büyük zenginlerinden biri olmuştu bile.
Fikrimi çalmalarını değil kendi fikirlerinin olmamasını umursuyorum… Bırakın gerçeği gelecek söylesin, herkesin değerini göstersin. Şimdiki zaman onların; uğrunda gerçekten çok çalıştığım gelecek ise benimdir.”
Uzaktan Kumanda
Tesla su üstünde hareket eden ve uzaktan kumandayla yönetilebilen bir robot geliştirmişti. 1898 yılında Madison Square Garden’da gösteriyi izleyenlerin direktifleri ile robotu farklı yönlere elindeki ilginç aletle hareket ettirmeye başlayınca seyirciler büyük bir şaşkınlık yaşamıştır. Tesla’nın gösteride kullandığı kozmik radyo dalgalarının o dönemde bilim dünyasında yeri yoktu ve kabul edilmiyordu. Bu nedenle sizleyiciler gösteriyi Tesla’nın beyin gücüyle yaptığını sanmıştı. “Teleotomaton” olarak adlandırdığı bu icat, bütün radyo prensiplerine, uzaktan elektrik hareketine, hatta bir de robota sahipti. Tesla Madison Square Garden’da bir açıklamada bulundu. Açıklamasına göre “Dünyasal Sabit Dalgaları” yani dünyanın kendi elektiriğini kullanıyordu. Doğal frekanslardaki elektrikel titreşimleri ayarlayabiliyor ve yanıt alabiliyordu. Yine inanılmaz bir deney yaparak 40 km. uzaklıktan kablo kullanmadan 200 ampülü yakmayı başardı. Bu buluşla ilgili olarak New York Times gazetesinden bir yazar Tesla’ya bu şekilde uzaktan kumanda ile savaşan denizaltılar yapabilirsiniz demiştir. Tesla ise bu “bir savaş aracı değil, robot ırkının ilk temsilcisidir, yani insanlığın hizmetinde kullanılabilecek onların işlerini azaltarak yapacak mekanik adamdır” diye yanıtlamıştır. Tesla’nın uzaktan kumandası temel alınarak bugün uzaktan kumanda ile kontrol edilebilen uzay mekikleri, uydular, cihazlar geliştirilmiştir.
“Eğer Evrenin sırlarını anlamak istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim yasalarıyla düşünün…Bizim bütün biyolojik sistemimiz, beynimiz ve dünya’nın kendisi, aynı frekansta çalışır.”
Kablosuz Enerji
Tesla çalışmalarını daha sonra kablosuz enerji üzerine yoğunlaştırdı. 1891’yılında patentini aldığı Tesla bobini ile kısa mesafede enerjiyi kablosuz şekilde taşımayı başardı. Tesla, kendi adını verdiği bu indükleme bobinlerini elektrikle aydınlanma, yüksek frekanslı alternatif akım ve bilhassa kablosuz elektrik iletimi gibi alanlardaki deneylerinde kullandı. Tesla 1899 yılında Colorado Eyaleti’ndeki Colorado Springs’e taşınarak yüksek voltaj/yüksek frekansla ve kablosuz enerjiyle ilgili araştırmalarını sürdürdü. Dünya’nın kendisini ve atmosferi kullanarak elektriği global olarak taşıyabileceğine inanıyordu. Gerçekten de metrelerce ötedeki lambaları kablo kullanmadan yakmayı başarabiliyordu. Tesla, buradaki deneylerinin sonunda Dünya’nın “elektrik titreşimleriyle hayatta olduğuna” ve elektriği sadece yeryüzünü ve gökyüzünü kullanarak aktarabileceğine ikna oldu.
Günümüzde kullanılan kablosuz cihaz ve Wi-Fi gibi teknolojilerin temelini Tesla 100 yıl önce atmıştı ve enerjiyi kablosuz ileterek elektriğin tüm insanlar için parasız olmasını istemişti. 1900 yılında, ünlü sermayedar John Piermont Morgan’ın sağladığı 150 bin dolarla Telsiz Yayın Sistemi/Wardenclyffe adındaki kulenin yapımına Long Island, New York’ta başladı. Tesla’nın amacı, buradaki kuleden İngiltere’ye ve Atlantik Okyanusu’ndaki gemilere telgraf mesajları, ses, hatta görsel ve elektrik iletmekti. Yükseklikleri 90 ila 180 metre arasında değişen kuleler inşa edilmesini öngören proje, başarılı olduğu takdirde bölgeyi dünyanın iletişim merkezi yapacaktı. 25 mil ötedeki lambaları kablosuz yakmayı başarınca, projenin mali destekçisi J.P Morgan enerjinin yok fiyata satılacağını öğrenip projeye destek olmaktan vazgeçti ve Tesla’nın ünlü Wardenclyffe Kulesi (Tesla Kulesi) yıkıldı. Tesla 50 yaşındayken, parasız ve işsiz bir durumda en başa döndü.
“Uzay boyunca enerji vardır. Bu enerji statik mi kinetik mi? Eğer statikse umutlarımız boşuna; eğer kinetikse o zaman insanların doğanın düzenine el koyması sadece bir zaman meselesi.”
Ölüm Işını
Nikola Tesla’nın son büyük projesi ise askeri hedefler için kullanılabilecek oldukça güçlü ve uzun mesafeli bir silah oldu. Tesla, yoğunlaştırılmış ve sıkıştırılmış bir elektrik ışınını çok uzaklardaki hedeflere yöneltebilecek bir elektrik silahı olarak tanımlanabilecek silahını 1934 yılında kamuoyuna açıkladı. Projesinin tamamlanmak üzere olduğunu, sadece birkaç ayruntının deney aşamasında kaldığını ve bu savunma silahının dünya barışına olanak tanıyabileceğini savunan ünlü mucite göre bu silah 300 kilometre mesafeden orduları durdurabilecek, uçaklar böylece bir silah olmaktan çıkacak ve ülkelerin sınırları askeri yöntemlerle aşılamayacaktı. Bu buluşun anlatıldığı 1934 tarihli New York Herald Tribune gazetesi kendisinden, “Tesla’nın buluşları onun ‘elektrik çağının babası’ sıfatını Edison’dan, Steinmetz’den ya da herhangi bir kişiden daha çok hak ettiğini kanıtlıyor. Buluşunu yaptığı 700 patenti bulunuyor ve bunlardan birkaç tanesi bile bir çağı kapatıp yenisini açmaya yetecek nitelikte. Fakat artık tekrar tekrar çılgın damgası yemekten kurtulamıyor,” şeklinde bahsediliyor. Tesla bu silah önerisini mektupla birçok ülkeye sundu. Bu ülkelerden biri olan Sovyet rusya buluşla bir noktaya kadar ilgilense de Tesla çalışmalarını tamamlayacak desteği hiç bulamadı ve silah üretilmedi.
Zamanda Yolculuk
Tesla’nın çalışmaları teknik icatlarla sınırlı kalmayıp, dünya dışı yaşamla iletişim, ışınlanma, zamanda yolculuk gibi birçok teorik çalışmaları da kapsamaktaydı. Uzaktan kontrollü ya da robotlar yardımıyla uçan uçaklar üzerinde çalışıyor, yapay yıldırımlar oluşturuyor ve sır gibi sakladığı yeni enerji üretme yöntemleri konusunda çalışmalar sürdürüyordu. Tesla, zaman ve zaman yolculuğuyla ilgili olarak da gerçeğe ulaşılabilecek çalışmalar yapmıştır. Yüksek voltajlı elektrik ve manyetik alanlar kullanarak gerçekleştirdiği çalışmalarda zamanın ve uzayın yarılabileceğiniya da çarptırılabileceği ve böylece de diğer zaman boyutlarına kapı açılabileceğini gördü. Uzaydaki yaşamın varlığıyla da ilgilenen Tesla,dünya’da ilk kez 1899 yılının Mart ayında kendi laboratuarından uzaya ses dalgaları gönderdi ve uzaydan gelen kozmik ses dalgalarının kaydını yaptı. Tesla, Mars’tan ve Venüs’ten radyo sinyalleri aldığını söylemişti. Bugün onun aslında sinyalleri uzaklardaki yıldızlardan aldığı belirtiliyor. Fakat bunu başardığı dönemde bilim dünyasında kozmik ses dalgalarının yeri olmadığı için bu çalışmalar da adeta çöpe gitmiştir.
Nikola Tesla’nın Kişisel Özellikleri
Yaşamı boyunca kendisine ait bir evi olmayan, otellerde yaşayan, hiç evlenmeyen Tesla, dâhiliğinin yanında ilginç kişiliğiyle de dikkat çekmiştir. Takıntılı bir insandı, tuhaf huyları ve fobileri vardı. Gürültü ve her türlü sese karşı aşırı duyarlıydı. Yürürken adımlarını sayardı, kahve fincanının, çorba kasesinin kübik parçacıklarını hesaplamaya çalışırdı. Bunu başaramadığı takdirde iştahı kaçardı. Çalışmalarını üçerli gruplar halinde yapardı, ve numarası üçe tam bölünebilen bir otel odasında kalmak konusunda ısrarcıydı. Duvar ve kol saatlerine karşı geliştirdiği yoğun öfkeye sahipti. En iyi dostu ünlü yazar Mark Twain ile güvercinlerdi. Resmi yemekler dışında her zaman tek başına yemek yerdi ve hiçbir koşul altında bir kadınla tek başına yemek yemezdi. Hiç evlenmedi. Bekar ve aseksüel olmasının bilimsel yeteneklerini geliştirdiğini düşünüyordu. New York’a geldiği 1884’den itibaren kaldığı otellerde önceden telefonla yemek siparişini verir, takım elbiseli olarak yemek masasına tek başına oturur, üçe bölünebilen rakam takıntısı nedeniyle peçete sayısını buna göre ister ve dikkatli bir hijyen kontrolünden sonra yemeğini yerdi. Dokunmaktan tiksinmediği tek şey ise, otel odasında beslediği güvercinleriydi. Ölümünden birkaç yıl önce Otis Carr adlı biri Tesla’ya yakınlık kurmaya çalışır. Güvercinlere tutku derecesinde bağlı olan Tesla her gün Newyork ‘taki ünlü Central Park’ta güvercinleri beslerdi. Onun güvercinlere olan saplantısını bilen Otis Carr güvercinler için tuzsuz fıstık getiriyordu ve her ziyaretinde Tesla’nın fikirleri ve icatları hakkında sohbet imkanı buluyordu. Daha sonra Tesla’dan edindiği bilgilerle serbest enerji jeneratörü ve UFO benzeri bir araç icat ettiğini iddia etti ve bunlar için patent aldı. (Ancak yaptığı denemeler başarılı olmadı)
Beş duyusunun aşırı hassaslaşması nedeniyle yaşadığı sıkıntılar konusunda şöyle demiştir;
“Yakından ve uzaklardan gelen kükreyen sesler beni korkuya sürüklüyordu ve bunların ne olduğunu bir türlü ayırt edemiyordum. Güneş ışınlarının önü periyodik olarak kesildiğinde bu beynim üzerinde öylesine büyük bir güç alanı yaratıyordu ki kendimden geçiyordum. Bir köprü ya da bunun gibi bir yapının altından geçebilmek için tüm irademi zorlamam gerekiyordu çünkü kafatasım üzerinde dayanılmaz bir basınç hissediyordum.”
Müthiş bir hafızaya sahipti. Ürettiği makinelerinin tüm ayrıntılarını önce zihninde oluşturup çalıştırdıktan sonra uygulamaya geçerdi.
“Ben asıl işi yapmak için hiç acele etmem. Bir fikrim olduğunda önce onu hayalimde geliştirmeye başlarım. Konstrüksiyonu değiştiririm, geliştiririm ve cihazı ilk önce zihnimde çalıştırırım. Benim için, türbinimi aklımda ya da atölyemde çalıştırmak aynı şeydir. Eğer dengesizlik varsa notlarımı alırım. Arada hiçbir fark yoktur, sonuçlar aynıdır. Bu şekilde, bir fikri hiçbir şeye dokunmadan hızlıca geliştirebilir ve mükemmel bir hale getirebilirim. Eğer zihnimde icadımla ilgili düşünebildiğim her şeyi yaptıysam ve hiçbir yerde hata görmüyorsam, beynimin bu ürününü somutlaştırabilirim. Cihazım da çalışmasını düşündüğüm şekilde çalışır ve tüm deney süreci planladığım şekilde gerçekleşir. Yirmi yıl içinde bir kere bile aksama olmadı. Neden olsun ki?”
Zihninde çakan şimşeklerin çoğu zaman Kendisine rehberlik ettiğini belirten Tesla bu konuda şunları söylüyor; “
“…Bu ışık patlamalarını hâlâ zaman zaman yaşıyorum. Yeni bir fikrin zihnimde parıldayıvermesi gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Her seferinde, uyuyakalmadan az önce, gözlerimde kimi şeylerin ya da insanların görüntüleri canlanıyor. onları gördüğüm anda anlıyorum ki bilincimi yitirmek üzereyim. Eğer ortaya çıkmıyorlarsa ya da bunu reddediyorlarsa biliyorum ki bu uykusuz bir gece geçireceğim anlamına geliyor… Benim beynim sadece bir alıcıdır. Evrende, bilgiyi, gücü ve ilhamı ondan aldığımız bir öz var. Bu özün sırlarına nüfuz etmedim. Ama varolduğunu biliyorum. ”
150 yıl yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşını aştığı zaman, araştırma ve deneyleri sırasında topladığı tüm bilgiyi ayruntılarıyla anlatarak, anılarını yazacağını söyleyen Tesla 86 yaşındayken hayata veda etti. Çalışmalarını yakından izleyen FBI bütün araştırma notlarına, yayımlanmamış makalelerine el koydu. FBI kayıtlarında 50 kutu içerisinde depolandığı belirtilen Tesla’nın tüm makaleleri ve araştırma kâğıtları mikrofilme çekildi. Tesla 1932’de Grosvenor Clinton Hoteli’nin emanetine depozitini peşin ödeyerek bir kutu bırakmıştı. ABD başkanı bilim danışmanlığı FBI’a kutunun içindeki dokümanların derhal alınması talimatını verdi. Kutunun içinde Tesla’nın kablosuz enerji aktarımı projesi, yeni bir torpido silahının planları ve çalışma modeli ile Tesla’nın “Ölüm Işını” adını verdiği yüksek dalga frekans silahının projesi bulunmaktaydı. FBI’ın toparladığı tüm belgeler ve projeler, ABD Başkanı’nın emriyle “top secret” olarak mühürlendi ve projenin kamuoyunda tartışılması yasaklandı.
Bilim tarihinde onun kadar hakkı yenen ve buluşları başka kişilere atfedilmiş bir insan yoktur. Bilim ve teknoloji alanında, dönemindeki birçok mucidi yenmiş olsa da, parasal konularda hepsine yenik düşmüştür. Birlikte iş yaptığı tüm şirketlerle fikir ayrılığına düşmüş, hep aldatılmaya maruz kalmış, patentleri saf dışı edilmeye çalışılmış ve telif hakları ödenmemiştir. Bazen tam anlamıyla icat yapmıyor fakat bir icada giden yolda dâhice fikirler geliştiriyordu. Diğerleri ise onun fikirlerini sessizce alacarak kendine malediyor ve paraya dönüştürüyordu. İcatların anında paraya dönüştüğü bir dönemde “bedava elektrik” için uğraştı. Tüm birikimini bilimsel çalışmalar için harcadı. Kendisine borcu bulunan bir şirketin borçlarını işçiler maaşlarını alamayıp şirket batmasın diye affetti. İnanılmaz buluşları Marconi veya Edison gibi açgözlü “tüccar mucitler” tarafından çalındı. Onların adı Tesla’dan daha fazla bilinirken bu büyük dahinin adı ise tarihten silindi. Günümüzde bile birçok fizikçi ve elektrik mühendisinin Nikola Tesla hakkında bildikleri tek şey onun soyadının manyetik alan birimi olduğudur. Edison ölüm döşeğindeyken af dilemek için Tesla’yı yanına çağırtmış ancak Tesla “vaktimi boş laflar dinleyerek geçireceğime, insanlık adına gerekli icatları bularak geçiririm” diyerek Edison’un son arzusunu yerine getirmemiş ve yanına gitmemiştir. Bu arada Edison ile ortak kazandıkları Nobel fizik Ödülü’ ve verilen parayı almayı da reddetmiştir. Hayatının son dönemlerini borçları yüzünden kaçarak yaşayan Tesla 7 Ocak 1943 tarihinde 86 yaşındayken New Yorker otelinin 33. katındaki 3327 nolu odasında güvercinleri ile birlikte, beş parasız bir şekilde kalp yetmezliğinden hayata gözlerini yummuştur. Bilim çevrelerindeki bir rivayete göre, o dönemki yakın dostlarına öldüğünde mezar taşına “Şimdi Mutlu” yazılmasını istemiştir.
Sevgili İnsan,
İnsanlığın, kendine yaşam sunan gezegeni sesiyle titreteceği, güneşin efendisi olacağı, mikrokozmik hareketin tükenmez ve yoğun enerjisini kullanacağı, atomların önceden belirlenmiş formlara kombin edileceği, okyanusu yatağından çıkarıp hava yoluyla taşıyarak dünyanın değişik bölgelerinde göller ve nehirler yaratacağı, vahşi elementlere emredeceği, zekâsı ve gücüyle bu dünyanın sınırlarının ötesine geçeceği günler uzak değildir.
Kitap Önerileri
1)Nikola Tesla Kendini Anlatıyor Nikola Tesla
2)İcatlarım Nikola Tesla
3)Sevgilerimle Nikola Tesla
4)Bir Dahinin Biyografisi Marc J. Seifer
Müthiş bir yazı, harcanmış dahilerden biri, bu alanda insanların Edison dan başka bildikleri yok maalesef..