Psikokinezi Telekinezi Nedir ve Nasıl Yapılır?
Psikokinezi (telekinezi) bir cismin uzaktan bir etkiyle hareket ettirilmesi ya da biçim değiştirmesidir. Parapsikologlar zihnin maddeyi egemenliğine almasının mümkün olduğunu ve bu kabiliyete sahip birçok insanın olduğuna inanıyorlar ve bu olguyu psikokinezi olarak adlandırıyorlar. Tanım olarak psikokinezi gözle görülür fiziksel bir temas olmaksızın eşyaları zihnin veya düşünce gücüyle yerlerinden hareket ettirebilme yeteneğidir. Bakarak bir cismi hareket ettirmek ya da bir çatalı bükmek Psikokinezinin en açık uygulamalarındandır. Psikokinezinin tarih boyunca hep olageldiğine inanılmış ve birçok dini olay bununla ilişkilendirilmiştir. Bilinen en önemli psikokinezi olayı olarak Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i ikiye ayırması görülmektedir.
İnsanların konsantre olarak eşyaları hareket ettirebilmeleri, madeni eşyaları eğip bükebilmeleri günümüzde parapsikologlar tarafından normal kabul ediliyor. Hatta hayaletli evler, tekinsiz şatolardaki kendi kendine hareket eden eşyaların sebebi, o anda orada bulunan ve bu yeteneğe sahip kişilerin varlığına bağlanıyor. Yine bir iddiaya göre bu yeteneğe en çok buluğa ermek üzere olan kız ve erkek çocuklarda rastlanıyor. Psişik kökenli düşünce enerjisi psikokinezinin etkileri elektronik aletlerle ölçülmüş ve bu enerjinin varlığı kabul edilmiştir. Duke üniversitesinde yapılan araştırmalarda psikokineziyi olumlu etkileyen bir etken bulunmuştur. Örneğin zar atarken istenilen numaranın gelmesi için önce yoğun bir istek ve konsantrasyon, zarlar bırakıldığı anda da bu konsantrasyon ve isteğin kesilmesi gerektiğidir. 1934’de J.B. Rhine’ın bu konuda yetenekği olan insanlar üzerine yaptığı deneyde, insanlar sadece zar atarak istedikleri rakamı tutturmaya çalışmış % 85 oranında başarı yakalanmış. Duaların gerçekleşmesinde de, dua eden kişinin yoğun konsantrasyonla düşünce enerjisini yoğunlaştırıp, göndermesinde psikokinetik etki söz konusudur. Matta incilinde Hz.İsa şöyle der; “Ve duada iman ederek her ne dilerseniz alacaksınız.”
Psikokinezi Gerçek mi?
Psikokinezinin oluş nedenleri tam olarak açıklanamamakla birlikte, Parapsikoloji Dersleri Kltabı‘nda genel hatlarıyla şöyle anlatılmıştır; “Bilimadamları canlı bir bedenin elektromanyetik bir güç alanıyla çevrili bulunduğuyla ilgili olarak bir psikokinezi teorisini formülleştirme aşamasına gelmiş bulunmaktadırlar. Bu güç alanı tüm canlı formu tepeden tırnağa saran bir elektronik kalıba benzetilebilir. Bazı kimselerin ötekilere nazaran bu elektromanyetik güç alanları daha da güçlü olabilmektedir. “Bununla birlikte psikokinetik etkinin tamamen zihin tarafından meydana getirildiği görülmüştür. Süjenin keskin bakışından çıkan kesiksiz enerji akımı gerçekten de eşyanın yerini değiştirmesinde etkili olmaktadır. Gözler güçlü enerji alanı olup, gücü konsantrasyonla artırılabilir ve bu şekilde eşya psikokinetik yolla etkilenmiş olur. “Bir kimse bir eşyaya derinlemesine baktığı zaman bu bakışın konsantrasyonu ile bir enerji gücü meydana gelir. Psikokinetik güce sahip kimseler zihin güçlerini eşya üzerinde kullanabilecek yeteneklerdir. Bu husus kısaca ‘madde üzerinde zihin’ sözcükleriyle anlatılır. Böyle bir güç altında eşya hareket eder… “Yine de bu tür enerjilerin eşyalar üzerinde hareket meydana getirmelerinin hemen hemen sadece içsel bir güçle kanalize edildikleri zaman vuku bulduğu unutulmamalıdır. Bilimadamları bunun sebebinin bir psikokinezi denemesinden sonra süjede görülen ağırlık düşüşüyle ilgili olduğuna inanırlar. Medyumların bir celse esnasında yaklaşık 2 kilo kaybettikleri bilinir. Bir psikokinezi testi sonrası görülen reaksiyonlara benzemektedir: Kalp atışlarında hızlanmalar, nabız atışları, vücut ısısının artması ve solumada zorluk gibi… Tüm bu faktörler bilim adamlarını zihin tarafından üretilen gücün herhangi bir fiziksel aktivite sonunda ortaya çıkan güç kadar tüketici ve yıpratıcı olduğunu inanmaya zorlamış bulunmaktadır.”
Hayaletli Evler
Hayaletli evler konusunda tipik bir örnek, AndrewGreen’in “Hayalet Avcılığı” kitabında anlatabilmektedir. Green’in anlattığına göre İngiltere’nin bir kasabasında bir aile yeni bir eve taşınmıştır. Fakat evde garip olaylar cereyan etmeye başlar. Kapılar kendi kendine açılıp kapanmakta, eşyalar kendi kendine hareket etmektedir. Evin eski sahiplerinden daha önce böyle şeyler olup olmadığını sorarlar, ama yanıt olumsuzdur. Olaylar, iki yıl boyunca aralıksız devam eder. Green’in belirttiğine göre evde bir de yaşlı bir dede vardır. Çok az konuşmakta, genellikle uyuklamaktadır. İki yıl sonra olaylar birden bire biter. Tam o gün ailenin bu yaşlı kişisi ölmüştür. Durumu inceleyen Green’in iddiasına göre, bu yaşlı adamın kendisinin bile farkına varmadığı eşyaları hareket ettirebilme gücü vardır. Yapacak işi olmadığı için bütün gün gözlerini kapayıp eskiden yaptıklarını düşünmektedir. Bu arada zihninde tekrarladığı hareketler, maddeler açısından gerçek hayatta da olmaktadır.
Nelya Mihailova
Psikokineziyle ilgili bilimsel çalışmalar Nelya Mihailova ile başlamıştır. Daha önceki deneyler karanlık odalarda yapılan çeşitli düzeydeki seanslardan ileri gitmiyordu. Leningradlı bir ev kadını olan Nelya Mihailova (Nina Kuligina) zihinsel gücünü istediği anda kullanarak masanın üzerinde duran kibrit çöpü veya ekmek parçası gibi küçük cisimleri hareket ettirebilmekte, pusulanın ibresini istediği yöne doğru oynatabilmekteydi. Leningrad’da ki bir deney sırasında canlı bir kurbağanın kalp atışını etkileyerek, daha hızlı veya daha yavaş atmasını sağlamıştır. Deneyler arasında en ilginç olanı ise, kameraların ve tanıkların önünde bir kabın içine kırılan yumurtanın akını ve sarısını önce ayırıp, sonra tekrar birleştirebilmesiydi. Moskova’da ki Tıp Enstitünde yapılan bir başka deneyde de; Mikhailova’nın yeteneğine kuşkuyla yaklaşan bir bilimadamına psikokinezi yeteneğini kanıtlamak amacıyla, bilim adamının kalp atışlarını aşırı derecede hızlandırmış ve onun bayılarak yere düşmüşine sebep olmuştur. Bu deneyler sırasında Mihailova’nın vücuduna bağlanan ufak elektrotlar sayesinde geçirdiği değişimler ve vücudunun durumu hakkında bilgi alınıyordu. Denemeler sırasında beyninin yayınladığı elektrik sinyalleri de ölçülmekteydi. Buna göre Mihailova’nın beyin çalışmaları oldukça yüksek düzeye çıkıyor, nabzı ise dakikada 240 atıyordu. Vücudunun çevresindeki manyetik alan artıyordu. Tüm bu durumlar doruk noktasındayken de psikokinetik olay gerçekleşiyordu. Deney sonrasında Mihailova’ nın vücut ağırlığı ortalama 1 kilo azalıyordu.
Dr. Sergeyev’in Mikhailova üzerinde yaptığı analizlerde dinlenme esnasında bile beynin arka lobunun ön loba nazaran 50 kat daha fazla elektrik potansiyeli bulmuştur. Psikokinezi sırasında kalp atışları 240’a çıkıyordu. Sergeyev dedektörleri ile çalışmada Mikhailova’nın vücudu çevresinde elektrostatik alan nabız gibi atmaya başlıyordu. Sanki etrafında görünmeyen enerji zarfı vasıtasıyla bir enerji dalgasının titreşime geçmesine neden oluyordu. Bu alan 4 c. p.s.’lik muntazam bir dalgalanma gösteriyordu. Aynı anda, beyinde kesif beta beyin dalgaları faaliyeti gözlenmişti. Mikhailova’nın beyni-kalbi-bedeninin güç alanı, hepsi birden aynı ritimle titreşiyorlardı. Dr. Adamenko 1972 de Tokyo’da toplanan 26. milletlerarası psikoloji kongresine sunduğu “Kontrollü bir biyoelektrik’alan vasıtasıyla hareket ettirilen objeler’ adlı tezinde psikokinezinin mekanizması ve bunu yapan kişide olan biyolojik ve ruhî değişiklikler anlatılmıştır.
Uri Geller
Parapsikoloji konusunda son yüzyılın en tanınmış kişisi kuşkusuz Uri Geller’dir. Uri Geller’in en büyük yeteneği madeni eşyaları zihin gücüyle bükebilmesiydi. Bunun dışında kendi görmeden çizilen şekilleri başka bir kâğıda çizebilir ve zihnen okuyabilirdi. En son iddiası ise uzaydan gelenlerle temas kurduğu yolundaydı. 1946’da Tel Aviv’de doğan Geller 4 yaşından beri kendinde doğaüstü güçler olduğunu söylemektedir. Özel yeteneğini nasıl keşfettiğini şöyle anlatıyor; “Henüz dört yaşındayken bir gün, çorba içerken elimde tuttuğum kaşığın büküldüğünü fark Bunun bana bahşedilmiş özel bir yetenek olduğunu anladığımda çok sevindim. Ailemiz, Sigmund Freudun soyundan geldiği için annem bu yeteneklerin bende genetik olarak bulunduğunu iddia ediyordu fakat ben buna katılmadım. Her insan inanırsa içindeki bu yetenekleri uyandırabilir. Önemli olan insanın kendisindeki potansiyelleri keşfetmesi. Görmediğiniz bir resmi o resmi çizen insanın zihnini okuyarak kopya edebiliyorsunuz. Bu nedir? Telepati. İlk gençlik yıllarımda benim üzerimde araştırmalar yapan bilim adamları bu yaptıklarımı görünce telepatinin gerçek olduğunu açıkladılar kamuoyuna ve bu ABD’nin en büyük gazetelerine manşet oldu.”
Saatin akrep ve yelkovanını hareket ettirebilmekte, sofrada çatal ve bıçakların yerini değiştirebilmekteydi. Genç yaşlarında televizyona çıkmış ve çeşitli gösteriler yapmıştır. Ünü kendi ülkesinde iyice yayılınca psişik araştırmaları yapan Dr. Andrija Puharic kendisini görmeye geldi. Geller’in yetenekleri üzerine yaptığı çeşitli deneyler sonucunda, onun gerçekten madde üzerinde hâkimiyet kuran bir kişi olduğuna inandı. Daha sonra birçok Avrupa ülkesine gidip gösteriler yapan Uri Geller’i dünyaca ünlü yapan olay, İngiltere’de yaptığı bir gösteri sırasında gerçekleşti. 23 Kasım 1973’te BBC televizyonuna çıktığında yaptığı gösterilerin arasında yine çatal ve bıçakları eliyle ovalayarak büktü. Programın sonuna doğru tüm İngiltere’nin çeşitli yerlerinden televizyona yüzlerce telefon geldi. Telefonla arayanlar, evlerindeki çatal ve kaşıkların kendi kendine eğilip büküldüğünü söylüyorlardı. Gazetelere manşet olan bu olay Uri Geller’in ününe ün kattı. Paris, İspanya, İtalya, İskandinavya ve Japonya’ya da gitti. ABD’de Stanford Araştırma Enstitüsü’nde çeşitli deneylere katıldı. Bu araştırmaların sonucunda bazı bilim adamları onun güçlerinin gerçekliğine inanırken, bazıları da ondan kuşku duyuyorlardı. Özellikle James Randi ve Charles Reynolds gibi ünlü siharbazlar Geller’in üstün bir gücü olmadığını, bütün yaptıklarının basit gözbağcılığı olduğunu iddia ediyorlar ve aynı şeyleri kendilerinin de yapabileceklerini söylüyorlardı. Gerçekten de onun yaptıklarının bir kısmını yaptılar. Olay, Geller’den kuşku duyanların artmasına sebep oldu. Gücünü kullanma konusunda zaman zaman başarısızlığa da uğradığı için bütün bu eleştirilerin sonunda Geller’in ünü azalır gibi olduysa da, daha sonra şansı tekrar açıldı. Yine bozuk saatleri düzeltmede, madenleri etkilemede başarı gösterdi. Bir gazeteciyle şakalaşırken sigortaları patlattı. Akdeniz’de bir gemiyle giderken, Geller gemiyi durduracağını söyledi. Beş dakika sonra gemi yavaşladı ve durdu. Neden olarak yakıt sisteminde bozukluk olduğu öne sürüldü.
Psikokinezi-Nazar İlişkisi
Nazar olarak bilinen olayın da psikokineziyle yakından ilgisi vardır. Bakışlarla insan ya da hayvan üzerine yüklenen bir enerji (öfke, kıskançlık gibi duygularla yollanan olumsuz tesir) o canlıya etkide bulunur. Halk bazı insanların bir cisme ya da canlıya baktığında (özellikle de çocuklara, evcil hayvanlara ve bazı eşyalara), o kişi veya maddede olumsuz durumların meydana geldiğini farketmiş ve buna nazar ismini vermiştir. Nazar boncuğundaki göz ise göze gözle karşı koyma anlamına gelir. Fakat burada esas önemli olan nazarlığın yapıldığı maddedir. Nazarlığın işe yaraması için yapıldığı maddenin negatif etkileri çekici nitelikte olması gerekir. Batı’da nazara yaklaşık olarak karşılık gelen kavram psikokinezidir. İngiltere Leeds Üniversitesi parapsikoloji bölümünce gerçekleştirilen bir deneyde nazarın varlığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Science dergisi araştırmayı “Kemgöz Gerçekliği” başlığı ile duyurdu. Psişik güçleri olduğunu iddia eden, renkli gözlere sahip 6 kişiyle yapılan psikokinezi deneyinde, deneklere bir hafta boyunca seçilen bazı nesnelere odaklanması istendi. 2 hafta sonucunda nesnelerin bazılarında morfolojik ve biyokimyasal değişikliklersaptanırken, özel olarak tasarlanmış hassas aletler, deneklerin gözlerinden çıkan hassas bir frekanstan yayılan elektromanyetik dalgalar tespit ettiler. Leeds Üniversitesi Parapsikolji bölümü başkanı Arthur Gall, çalışmayla ilgili olarak yazdığı makalede, maddede medyana gelen değişikliklerin, sadece renkli gözlere sahip insanlarda var olan renkli fotoreseptörlerden yayılan beta ışınımlarından kaynaklandığını belirtti.
Psikokineziyle Bir İnsanı Yönlendirmek Mümkün mü?
Psikokineziyle bir insanın etki altına alınması ve fikirlerine etki edilmesi mümkün müdür? Psikokinezi, ‘zihin kontrol yöntemlerinden’ sadece biri ve en zayıf olanıdır. Çok daha güçlü metotlar var ve uzaktan kontrol aracılığıyla insanlarda psikolojik sapmalar yaptırmak olasıdır. Elektromanyetizma ile insanlara daha kolay etki edilebiliyor. Elektromanyetizma aracılığıyla bir kişiye yoğun bir şekilde dalga gönderip gerginleşmesi veya başının ağrıması sağlayabilir. Mesela belirlenen hedefe 1.5 kilometre öteden yoğun dalga yollanabilir. Kişi bu yoğun baskı altında zaman ve mekân algısını kaybeder. Depresyona girer, içinden çıkamadığı bir hal alır ve intihara varan bir psikolojik duruma yönlendirilebilir. Beyin biyoelektrikle çalışır ve her şeyin biyomanyetik alanı vardır. Örneğin saniyede 6,6 birimlik elektromanyetik dalga gönderilince insan kendini daha gergin hisseder. 10,8 verinceyse daha isyankâr. Zihin kontrol mekanizmalarından biri de ‘rüya gönderme’ olarak bilinen yöntemdir. Bu yöntem aracılığıyla ‘teleolojik’ bir tasarım hazırlanır ve şahsa intikal ettirilir; yani şahıs rüyasında sizin tarafınızdan hazırlanmış olan tasarımı görür ve inanır. Tarihteki örnek Danyal Peygamber ile Firavun arasındaki olaydır. Bu yöntemler tamamen matematik aracılığıyla kurgulanır ve musiki aracılığıyla kişiye intikal ettirilir.
Tekno-Psikokinezi
Brown Üniversitesi ile Cyberkinetics Merkezi’ndeki bilimadamları, makinelerle iletişim kurmamızı sağlayacak beyin implantları tasarlıyor. Kafatasının hemen altındaki motor kortekse yerleştirilecek bir implant, sinir sinyallerinin önünü keserek, onları bir bilgisayara yönlendirecek, daha sonra da bu emri kablosuz bir şekilde bilgisayar, ya da elektrikle çalışan tekerlekli sandalye gibi herhangi bir elektronik cihaza gönderebilecek.
”renkli göz” ne demektir?etrafta renksiz gözlü insanlar mı ya da renkten sayılmayan ”renkler”mi var?
ailemizde renkli gözlü insanlar varsa ve genetik kodlarımızda rekli göz geni varsa?