Aziz Ölüm Tarikatı
Meksika’daki katolik klisesine göre Tanrı ile Şeytan ülkelerinde kıyasıya bir mücadeleye girdi. Rahipler Meksika’nın Şeytan’ın saldırısına uğradığına ve ona karşı mücadelede daha fazla cin kovucuya gereksinim olduğuna inanıyor. Gelinlik giymiş ve tırpan taşıyan bir kuru kafaya tapan Aziz Ölüm Tarikat üyelerinin sayısının Meksika’da 8 milyona ulaştığı, Orta Amerika ülkeleri ile ABD ve Kanada’da ise çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Tuhaf olan ise uyuşturucu mafyasının büyük bir kısmı da bu tarikata üye. Tutuklanmamak için dua eden bu tarikat üyeleri dualarının kabul olması için de insan kurban ediyorlar. Papazlara göre “Meksika’da şiddetin artmasının nedeni bu” .
Meksika’da hızla yayılan Aziz Ölüm kültü, elinde orak taşıyan, pelerin giymiş bir kadın iskeletiyle temsil ediliyor. Sembolleri olan ve kutlamalarında kullandıkları iskeletlerin amacı, insanlara ölümlü olduklarını hatırlatmak. Bir kadın figürü olan bu iskeletlere genellikle uzun elbiseler giydiriliyor ve ellerine bir tırpan ve bir küre iliştiriliyor. Santa Muerte kültünün hızla yayılmasının en büyük nedenlerinden biri, inananlarının yaptıkları dualara cevap aldıklarını iddia etmeleri. Aziz Ölüm inancının kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, azizenin Azteklerin yeraltı tanrıçası Mictecacihuatl ve İspanyol katolik inancının bir kombinasyonu olarak ortaya çıktığı sanılmakta. Aziz Ölüm kültü, Daniel Arizmendi Lopez adlı bir gangsterin tutuklanması sırasında polisin, evinde azizeye adanmış bir mabet bulmasıyla daha da ünlendi.Santa Muerte’ye duyulan güçlü bağlılığın nedenlerinden biri de azizenin mucizeler gerçekleştirdiğine inanılması.
Meksika’da son dönemde tüyleri ürperten bir vahşet manzarası var. Meksika’nın birçok yerinde çocukların okula giderken sokakta parçalanmış ceset bulması ya da insanların işe giderken geçtiği köprülerde ağır işkenceye uğradığı belli cesetlerin sallandığını görmesine az rastlanmadı. Tıpkı cehennemden sahneler gibi. Katolik klisesi rahipleri de bütün bunları İblis’in ülkelerine yerleşmiş olmasına bağlıyor. Rahipler şeytan ve cinlerin Meksika’yı işgal ettiğini ilan etti. Devlet başkanları da ‘cinlerin’ insanları ele geçirdiğine inanıyor. Zira uyuşturucu çetelerine yönelik başlattığı savaş için binlerce rahibi ‘cin kovucu’ olarak davet etti. Eski Cumhurbaşkanı Felipe Calderon 2006’da Meksika’daki uyuşturucu şebekelerine karşı savaş başlatıp en sorunlu bölgelere asker gönderdi. Bu Aziz Ölüm’e karşı da bir savaştı ve kiliselerden yardım istedi. Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon’un 2006’da uyuşturucu çetelerine karşı açıkça savaş ilan etmesinin üzerinden sekiz yıl geçti. Bu süreçte, ülkede askeri kuvvetlerle çeteler ve çetelerin birbirleriyle giriştiği çatışmalarda 45 bin insan hayatını kaybetti.
Santa Muerte (Kutsal Ölüm) Latin kökenlerinde derin izler bırakan kara büyülerin modern çağlardaki devamı olarak özetleyebileceğimiz tarikat, son birkaç yılda özellikle Meksika’nın belli bölgelerinde ciddi güç kazanmış durumda. 2011 ve 2013’te tarikat hakkında iki rapor yayımlayan FBI, Santa Muerte hakkındaki son bilgileriyle artık onu iyiden iyiye bir tehdit olarak algılamış durumda. Dr. Robert Bunker, Aziz Ölüm tarikatın’nın iç yapısı hakında uzmanlaşmış bir isim. Tehlikeyi, yazdığı onca raporla defalarca belgelemiş. Dr. Bunker, bu sıra dışı tarikat hakkında “Davranışları bazen o kadar anormalleşiyor ki, bilinçli acı çekme eylemlerine ya da öldürmeyi zevk verici bir eylem gibi görmeye kadar uzanıyor” diyor.
Santa Muerte tarikatı, zaman içinde Orta Amerika ve ABD’ye de yayılmış. Bu yayılma sürecinde belirleyici olan, tarikat ritüellerinin özellikle Meksika’da büyük güç sahibi olan uyuşturucu kartellerinin üyeleri arasında benimsenmeye başlaması. Tarikat kendini tam anlamıyla bir din olarak görmediği için ritüeller de bölgeden bölgeye farlılık gösteriyor. Ancak hemen her bölgede kurulmuş bir Santa Muerte mekânı bulmanız mümkün. Ritüeller arasında ortak payda ise tanrı olarak görülen Santa Muerte’nin ruhunu açığa çıkarmak için vahşi tarzda eylemler yapmak. Uyuşturucu savaşları sırasında yaşanan toplu ölümler de, sadece rakip çetelere gözdağı verme isteği değil, bu ritüellerin bir uzantısı olarak görülüyor.
Latin Amerkia’daki sayısız din ve pratik içinde tanrılara, ruhlara ve envai çeşit ruhani varlığa bir şeyler adamak oldukça bilinen bir uygulamadır. Ancak bu yöntemlerin hemen hepsi, yiyecek, içki, tütün gibi masum şeylerken, Santa Muerte tanrılarına oldukça barbarca yöntemlerle adakta bulunuyor. Tarikatın en bilinen yöntemi öldürülenlerin kafasının tanrılara sunulması. Bu nedenle Santa Muerte için insan cesetlerinin ayrı bir önemi var. Karanlık ve sadece mumla aydınlatılmış odalardaki ayinler, uyuşturucu eşliğinde yapılıyor. Uyuşturucu almış üyeler, dualarına daha iyi odaklanıp, tanrılarının daha fazla duayı kabul ettiğine inanıyor. Bir başka ayin aracıysa, insan ya da hayvan kanıyla doldurulmuş çanaklar. Geçtiğimiz yıllarda Meksika’nın kuzeyinde iki erkek çocuğun ve bir kadının kurban ayini ile öldürülmesi ile ilgili olarak 8 kişi tutuklanmış, savcılar olayı Santa Muerte kültüne bağlamıştı.
2006 yılının Eylül ayında Meksika’nın Batı eyaletlerinden Michoacan’a bağlı Uruapan kentinde Sol y Sombra diskosunun kapıları bir grup silahlı kişi tarafından açıldı. Saldırganlar içerideki beş kişinin başlarını kesip dans pistine fırlattı. Saldırganlar mesajı bıraktıktan sonra girdikleri gibi serinkanlı bir şekilde diskodan ayrıldılar. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin eski danışmanı Samuel Gonzales Ruiz “1990’lı yıllarda uyuşturucu kartelleri kurbanlarının kafasını kesmezdi” diyor. Farklı öldürme yöntemlerinin farklı anlamları vardı. Örneğin şakağa sıkılan bir kurşun o kişinin rakip çete üyesi olarak algılandığı anlamına gelirdi. Birinin kafasının arkasından kurşun sıkılması o kişinin bir hain olduğunu gösterirdi. Sadece son 10 gün içinde kimliği tanımlanamayan, başı kesilmiş 81 ceset bulundu. Nuevo Laredo’da 14 başsız ceset ortaya çıktı. Ülkenin turistik bölgelerinden Chapala Gölü’nde 18 ceset bulundu. ve yine Meksika’nın kuzeyindeki Monterrey kentinde, naylon torbalar içinde 49 kişinin parçalanmış cesetleri bulundu.
Mexico City’de rahip ve cin kovucu Papaz Carlos Triana, “Bütün bu büyük ve sistemli kötülüklerin arkasında karanlık bir güç olarak İblis’in bulunduğuna inanıyoruz. Bu sebeple Tanrı burada kurtuluş için, Şeytan’a karşı savaşmak için cin kovucular istiyor.” şeklinde konuşuyor.”Nasıl ki Hitler’in arkasında ruhunu ele geçirerek onu yöneten bir Şeytan olduğuna inanıyorsak burada uyuşturucu şebekelerinin arkasında da onun olduğuna inanıyoruz” diyor. Başka bir cin kovucu Papaz Francisco Bautista bunun sebebini kısmen Meksikalıların giderek artan bir şekilde Aziz Ölüm Tarikatına katılmasına bağlıyor. Gelinlik giymiş ve tırpan taşıyan bir kuru kafaya tapan bu tarikat üyelerinin sayısının Meksika’da 8 milyona ulaştığı, Orta Amerika ülkeleri ile ABD ve Kanada’da ise çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Bautista, uyuşturucu kaçakçılarının da bu tarikata üye olduklarını ve tutuklanmamak için ettikleri duaların kabul olması için insan kurban ettiklerini belirtiyor. “Meksika’da şiddetin artmasının nedeni budur.” diyor. Tarikatın yanı sıra başkentte kürtajın 2007 yılında serbest bırakılmasının da ülkede kötü ruhların artmasına sebep olduğuna inanıyor. Ölüme kapılarımızı açtığımız için ülkemizi kötü ruhlar sardı.” diyor.
Cin kovuculara en fazla ihtiyaç duyulan yer, ordunun ağır silahlı ve bol paralı uyuşturucu şebekelerine karşı savaş verdiği kuzey bölgeleri. Birçok şebeke üyesi için cin kovmuş olan rahip bir olayı hiç unutamadığını söylüyor. Şebekenin tetikçisi olan bir adam vahşi suçlar işlediğini itiraf etmiş. İnsanların kolunu bacağını kestiğini, bunu yaparken onların ağlamasından zevk aldığını, kimilerini canlı canlı yaktığını anlatmış adam. Papaz, birçok uyuşturucu şebekesi üyesinin Aziz Ölüm Tarikatının taraftarı olduğunu belirtiyor.
Aziz Ölüm tarikatı ile ilgili 2 kitap yazan gazeteci Jose Gil Olmos, tarikat üyeleri arasında kriminallerin yanı sıra polis, politikacı ve sanatçıların da yer aldığını söylüyor. “Ama en büyük takipçiler Meksika’nın yoksul kesimlerinden geliyor.” diyor. Olmes, bu tarikatın sanıldığı gibi Aztek döneminden kalmadığını, adının ilk kez 18. yüzyılda geçtiğini ifade ediyor.”1990’lı yıllardaki ekonomik krizin ardından bu tarikat üyelerinin sayısı fırladı. Orta sınıf Meksikalılar sıkıntılı bir döneme girdi. Umutsuzluk içinde umut arayışıyla yüzünü Aziz Ölüm Tarikatına çevirdi. Başkentte uyuşturucu ve suça boğulmuş Tepito bölgesinde tarikatın yıllık kutlamalarına katıldım. 31 Ekim Meksika’nın Ölüler Günü festivali. Elbiseli kurukafaya saygısını göstermek için çok sayıda insan katılıyor kutlamalara. Bazıları dizleri üstünde yürüyor. Aralarından biri kollarına aldığı 20 günlük bebeğiyle yürüyor. Sıradan işçi aileleri görüyorum, hamile bir kadın Aziz Ölüm’den doğmamış çocuğunu korumasını istiyor. Birçok kişinin vücudunda kurukafa dövmeleri var”.
Kilisenin dediği gibi gerçekten bu insanların ruhuna Şeytan mı girmiş?”Hayır, ben de Tanrı’ya, Meryem Ana’ya ve bütün azizlere inanıyorum, ama Aziz Ölüm’e daha çok bağlıyım. Bana en çok yardım eden o.” diyor hapiste geçirdiği 3 yılın ardından hayatta kaldığı için kurukafaya teşekküre gelmiş ve dizleri üstünde sürünerek giden 20 yaşındaki Jose. Kurukafa tapınağının bakıcısı Enriqueta Romero, tarikatın yükselişinden kilisenin sorumlu olduğunu, çocuk istismarı skandallarıyla kilisenin kendisini ayağından vurduğunu söylüyor.”Rahipler yaptıklarıyla inancımızı tüketti. Şimdi neyi eleştiriyorlar? Ölüm’e inancımızı mı? Bu kötü bir şey değil. Kendi yaptıklarıdır kötü olan.”
Santa Muerte konusunda endişelenen tek kurum FBI değil. Vatikan Kilisesi de tarikatı önemli bir tehdit olarak görüyor. Vatikan tarafından, Hıristiyanlığa karşı açık bir tehdit olarak görülen Aziz Ölüm Tarikatı hakkında Vatikan Insider’a konuşan Ravasi, tarikatı, “kâfir” ilan etti, “Kutsal Ölüm” felsefesini, tarihi Latin Amerika inanışlarıyla, İspanyol istilası sonrası Meksika’ya gönderilen azizlerden öğrenilenlerin bir karışımı olarak betimledi ve “Din, hayatı kutsar, bunlarsa ölümü kutsuyor, aradaki fark çok açık” dedi. Ravasi’nin bu ifadelerinin ardındaki nedenlerden biri de doğal olarak Santa Muerte’nin Katolik Kilisesi’ni de yok edilmesi gereken bir hedef olarak görmesi.
Son Yorumlar